Dünya

Antik Mısır hakkında doğru bildiğimiz 3 büyük yanlış

Firavunların görkemli mezarları piramitlerden, Kleopatra’nın etnik kökenine kadar tarih kitaplarını baştan yazdıracak gerçeklere hazır olun. İşte Antik Mısır hakkında doğru bildiğimiz 3 büyük yanlış...

Antik Mısır, insanlık tarihinin en çok merak edilen ama aynı zamanda hakkında en çok dezenformasyon üretilen medeniyetidir. Filmlerde gördüğümüz "acı çeken köleler" ve "Mısırlı Kleopatra" imajı, aslında tarihçilerin değil, senaristlerin hayal ürünü. Son yıllarda yapılan arkeolojik kazılar ve deşifre edilen hiyeroglifler, Nil kıyısındaki hayatın sandığımızdan çok daha organize ve farklı olduğunu kanıtlıyor.

1. Piramitler kölelerin değil, profesyonel işçilerin eseri!

Yıllarca Giza Piramitleri'nin kırbaçlanan on binlerce köle tarafından yapıldığına inandırıldık. Ancak arkeologların piramitlerin hemen yanında bulduğu "İşçi Köyü", bu efsaneyi yerle bir etti.

Kazılarda ortaya çıkan mezarlar ve yemek kalıntıları; bu işçilerin düzenli olarak et yediğini, tıbbi bakım aldıklarını ve firavun tarafından çok saygın görüldüklerini kanıtlıyor. Hatta piramitlerin üzerinde "Firavun Khufu'nun Arkadaşları" gibi işçi grubu isimlerine rastlanması, bu inşaatın zorunlu bir çalışma değil, bir onur meselesi olduğunu gösteriyor.

2. Kleopatra aslında Mısırlı değildi!

Mısır'ın en ünlü kraliçesi Kleopatra, sanılanın aksine Mısır kökenli değil, Yunan'dı. Büyük İskender'in generallerinden biri olan Batlamyus'un (Ptolemy) soyundan geliyordu.

Kleopatra, ailesinden Mısır dilini öğrenen ve yerel adetleri benimseyen ilk kişi olsa da, genetik olarak Makedon Yunan kültürüne aitti. Yani o meşhur egzotik "Mısırlı Kraliçe" imajı, aslında bir kültürel adaptasyon başarısıydı.

3. Mumyalama sadece soylulara özel bir lüks değildi!

Mumyalamayı hep firavunların ve çok zenginlerin "ölümsüzlük" bileti olarak görürüz. Ancak Antik Mısır’da orta sınıf ve hatta bazı yoksullar da mumyalanıyordu. Aradaki fark sadece "paketleme" kalitesiydi.

Firavunlar için en pahalı reçineler ve ketenler kullanılırken, yoksul halk ölülerini kumun sıcaklığından ve tuzundan faydalanarak doğal yollarla kurutuyor veya daha basit solüsyonlar tercih ediyordu. Kısacası, öteki dünyaya gitmek Mısır'da sınıfsal bir hak değil, toplumsal bir gelenekti.