2000'lerin başında hayatımıza giren "Google'lamak" alışkanlığı 2025'in sonunda yerini "hallettirmeye" bıraktı. Eğitimden iş dünyasına kadar yayılan yapay zeka kullanımı "Bilişsel Atrofi" (zihinsel körelme) riskini beraberinde getirirken, uzmanlar insan zihninin evrimi konusunda ikiye bölündü.
Pasif aramadan aktif üretime geçiş
İnternetle tanışan ilk nesil için bilgiye ulaşmanın yolu arama motorlarından geçerdi. Ancak 2025'in son günlerinde bu eylem sessiz ama köklü bir devrime sahne oldu. Google Türkiye verileri ve kullanıcı alışkanlıkları incelendiğinde, pasif bir bilgi arayışının yerini "aktif üretim talebinin" aldığı görülüyor. Artık kullanıcılar "İstanbul'un nüfusu kaç?" diye sormak yerine, yapay zekaya "İstanbul'un nüfus artışıyla ilgili bir kompozisyon yaz" komutunu veriyor. Bu durum sadece teknolojik bir kolaylık değil, sosyolojik bir kırılma olarak tanımlanıyor.
Ödevler kusursuz ama içi boş
Dönüşümün en net hissedildiği yer ise Türk ailesinin mutfak masaları oldu. Eskiden ansiklopedilerin ve Wikipedia'nın yerini alan "chatbot"lar, eğitimcileri alarma geçirdi. Öğrencilerin sonuca odaklanıp gidiş yolunu önemsemediğini belirten uzmanlar, "hata yapma ve düzeltme" hakkının çocukların elinden alındığını vurguluyor. Bir edebiyat öğretmeni durumu, "Ödev o kadar kusursuz ki, öğrencinin kendi kelime dağarcığından eser yok" sözleriyle özetledi.
Ebeveynlerin yeni ikilemi
Bu tablo velileri de yeni bir soruyla baş başa bıraktı: Çocuğun ödevini yapay zekaya yaptırmak ona zaman mı kazandırıyor yoksa zihinsel gelişimini mi baltalıyor? Eğitim dünyasında "sözlü sınavların" (viva voce) geri dönmesi gerektiğini savunanlar artarken, evdeki "gizli öğretmen" yapay zeka, öğrenme süreçlerini kökten değiştiriyor.
Plazalarda "sessiz anlaşma" dönemi
Evdeki durumun bir benzeri plazalarda da yaşanıyor. 2025 iş dünyasında "Yapay Zeka Okuryazarlığı", Excel bilmenin önüne geçmiş durumda. Ancak ofislerde garip bir "sessiz anlaşma" hakim. Birçok beyaz yakalı çalışan; raporlarını, e-postalarını ve kodlarını yapay zekaya yazdırıyor ancak "tembel" damgası yememek için bunu yöneticisinden saklıyor.
İş dünyasında yeni kast sistemi
Tıpkı 90'larda bilgisayar bilmeyen yöneticilerin asistanlarına muhtaç olması gibi, bugün de yapay zeka kullanmayanlar, "Prompt Mühendisleri" (Fısıldayanlar) olarak adlandırılan yeni grubun hızına yetişemiyor. Bu durum iş yerlerinde "Yapay Zekayı Yönetenler" ve "Eski Usul Çalışanlar" arasında yeni bir kast sistemi yaratıyor.
Beynimiz "emekli" mi oluyor?
Konunun en derin boyutu ise psikolojik etkilerde yatıyor. Uzmanlar, asansörün icadıyla merdiven çıkmayı bırakan bacak kasları gibi, yapay zeka yüzünden beynimizin "hatırlama, özetleme ve analiz etme" kaslarının zayıfladığı "Bilişsel Atrofi" riskine dikkat çekiyor.
Hesap makinesi tartışması yeniden
Buna karşın bazı fütüristler, bu durumu bir "evrim basamağı" olarak görüyor. Tarihte hesap makinesi icat edildiğinde de "matematik öldü" tartışmalarının yaşandığını hatırlatan uzmanlar, insan zihninin angarya işlerden kurtulup daha yaratıcı süreçlere odaklanabileceğini savunuyor.
Direksiyonu kim tutacak?
2026'ya girerken Türkiye'nin önündeki en büyük sınavın ekonomi veya siyasetten ziyade, insan zekası ile yapay zeka arasındaki dengeyi kurmak olduğu belirtiliyor. Yapay zeka artık evimizin bir sakini ve onu kapı dışarı etmek imkansız. Uzmanlara göre asıl mesele, soruları bizim sorup cevapları ondan aldığımız sürece "efendi" kalabilmek. Ancak cevapları sorgulamadan kabul ettiğimiz gün, direksiyon sessiz algoritmalara geçmiş olacak.