Kültür Sanat

"Damızlık Kızın Öyküsü" dizisi ile kitabı arasındaki 8 kritik fark

Margaret Atwood'un distopik başyapıtı "Damızlık Kızın Öyküsü", ekrana uyarlanırken bazı değişikliklere uğradı. İşte iziyi kitaptan ayıran 7 önemli fark...

Hulu’nun sevilen distopik dizisi “Damızlık Kızın Öyküsü”, Margaret Atwood'un 1985'te yayımlanan kült romanına dayanıyor. Ancak 1980'lerde yazılan bir eseri günümüz izleyicisine taşımak, bazı güncellemeleri ve uyarlamaları gerektirdi. Dizi yapımcısı Bruce Miller, Atwood ile yakın işbirliği içinde çalışarak hem kitabın ruhunu koruyan hem de modern bir anlatım sunan değişiklikler yaptı.

1. Kitapta gerçek ismi açıkça geçmiyor

Kitapta başkarakterin gerçek adı hiçbir zaman açıkça geçmiyor; onu sadece “Fred’e ait” anlamına gelen Offred olarak tanıyoruz. Romanın başlarında kadınlar birbirlerine gerçek isimlerini fısıldıyor ve bu listede “June” adı da bulunuyor, ancak bu isim başka bir karakterle eşleşmiyor. Bu yüzden birçok okur Offred’in gerçek adının June olduğunu düşünüyor. Atwood bunu doğrulamıyor ama okurun bu yorumu benimsemesine de karşı çıkmıyor.

Dizi ise bu belirsizliği ortadan kaldırıyor ve karakter ilk bölümlerde adının June olduğunu söylüyor. Bu tercih, flashback sahnelerinin daha anlaşılır olmasını sağlıyor. Aynı zamanda dizide June daha aktif, daha başkaldıran ve kimliğine daha sıkı tutunan bir karakter olarak yeniden tasvir ediliyor. Böylece yıllardır tartışılan okur teorisi ekranda kesinlik kazandı.

2. Dizide daha asi ve aktif biri

Romanın anlatıcısı Offred, hayatta kalmak için genellikle pasif ve uyumlu bir tutum sergiler. Dizideki June ise çok daha isyankâr, öfkeli ve aktif bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. İçsel monologları ile dışarıya gösterdiği itaatkâr tavır arasındaki gerilim daha belirgin. Bu değişim, modern bir televizyon dizisinin başkahramanını daha dinamik ve izleyiciyle bağ kurulabilir kılma ihtiyacından kaynaklanıyor.

3. Dizide daha çeşitli ve kapsayıcı bir toplum

Atwood'un kitabında Gilead, ırksal olarak katı bir şekilde ayrılmıştır. Dizide ise bu ayrım gevşetilmiş, toplum çok daha çeşitli hale getirilmiştir. Luke, Hannah ve Moira gibi önemli karakterler farklı etnik kökenlerden seçilmiştir. Ayrıca, LGBTQ+ temsili de güçlendirilmiş, karakterlerin cinsel yönelimleri kitaba kıyasla daha doğal ve sorgusuz bir şekilde sunulmuştur. Bu tercih, günümüz izleyicisinin beklentilerini karşılamak ve hikayeyi daha evrensel kılmak amacı taşıyor.

4. Serena Joy kitapta daha yaşlı

Kitapta yaşlı ve acı dolu bir karakter olarak tasvir edilen Serena Joy, dizide daha genç ve karmaşık bir portre çizer. Bu değişiklik, onun June'a karşı olan kıskançlığını, annelik özlemini ve içinde bulunduğu iktidar ilişkisindeki çelişkilerini daha keskin ve dramatik hale getiriyor.

5. "Salvaging” sahnesi daha farklı

Kitapta toplu infaz töreni olan Salvaging’de Ofglen ilk tekmeyi vurarak aslında adamı acıdan kurtarır ve gerçeği Offred’e açıklar. Dizide ise ilk saldıranlardan biri Offred’tir. Bu da dizinin June’u daha aktif ve öfkesi daha görünür bir karakter olarak kurmasının bir parçası.

6. June'un geçmişi daha ayrıntılı

Dizi, kitabın birinci şahıs anlatımının sınırlarını aşarak, Gilead rejiminin nasıl yavaş yavaş kurulduğunu çarpıcı sahnelerle gözler önüne seriyor. Kitapta June’un belleğinden parçalar halinde öğrendiğimiz geçmiş, dizide etkileyici sekanslara dönüşüyor.

Örneğin, sokaklarda yayılan kadın düşmanı söylemler, bir hastanede June’un kızı Hannah’yı kaçırmaya çalışan bir kadının çaresizliği ve barışçıl bir kadın yürüyüşüne yapılan silahlı saldırı gibi sahneler, totaliter bir rejimin topluma nasıl sızdığını adım adım gösteriyor.

7. Ofglen’in başına gelenleri görüyoruz

Kitap Offred’in bakış açısından anlatıldığı için diğer karakterlere ne olduğunu doğrudan görmüyoruz. Dizide kamera başka karakterleri de görüyoruz ve Ofglen’in yaşadığı korkunç ceza gibi çok daha ağır sahnelere tanıklık ediyoruz. Bu durum, dünyanın dehşetini daha açık biçimde ortaya koyuyor.