"Megastar" Tarkan'ın öğretmenleri, ünlü şarkıcıdan lise yıllarında saygılı, sakin ve güçlü sesiyle dikkati çeken bir genç olarak bahsetti. Anadolu Ajansı’nın "Zirvedeki İsimlerin Emektar Öğretmenleri" başlıklı dosyasının dördüncü haberinde, onlarca öğrencinin yetişmesinde rol alan, Türk pop müziği sanatçısı Tarkan’ın da öğretmenliğini yapan Aydan Ergenç, Hasan Cıngır, Cavit Koçak ve Lokman Açar’ın hatıralarına yer verildi.
Tarkan'ın öğrencilik yıllarını geçirdiği Karamürsel Lisesi’ndeki öğretmenler, bugün "Karamürsel Alp Anadolu Lisesi" adıyla eğitim veren aynı binada bir araya gelerek anılarını paylaştı. Bir kısmı emekli olan öğretmenler, eski fotoğraflara bakarak duygulu anlar yaşadı. Tarkan’ın henüz ünlü olmadığı dönemde Öğretmenler Günü için okulun kantininde verdiği mini konserdeki ve arkadaşlarıyla okul bahçesindeki fotoğraflar da buluşmada gün yüzüne çıktı. Öğretmenler, sanatçının öğrencilik yıllarındaki sakin kişiliği ve güçlü sesinden bahsetti.
"Birkaç defa sınıfta sevdiğim şarkıları söylemesini istedim”
Türk dili ve edebiyatı öğretmeni Aydan Ergenç, meslekte 40'ıncı yılına girdiğini belirterek, öğretmenliğin emek ve sevgi istediğini, bu mesleğin sevmeden yapılmasının çok zor olduğunu söyledi.
Arkadaşlarının çoğunun emekli olduğunu ancak kendisinin her sabah aynı heyecanla okula geldiğini anlatan Ergenç, "Bir öğrencinin gönlüne girmeden beynine giremezsiniz. Öğrenci sizi severse dersinize çalışır, sevmezse sadece görev olarak yapar. Bu yüzden öğretmenlik yürek işidir." diye konuştu.
Ergenç, öğretmeni rahatsızlanınca bir dönem Tarkan’ın dersine girdiğini dile getirerek, "Almanya'dan gelmişti. Çok saygılı, sessiz ve sakin bir öğrenciydi. Oğlum o zaman küçüktü, birkaç kez ona emanet ettim." dedi.
Tarkan’ın harika bir sesi olduğunu vurgulayan Ergenç, şöyle devam etti:
"Birkaç defa sınıfta sevdiğim şarkıları söylemesini istedim. O şekilde sınıf ortamında arkadaşlarıyla sınıfta da dinledik ayrıca bir Öğretmenler Günü etkinliğimiz oldu. O dönemde okul müdürümüz Süleyman Kurşun'du. Kantinde kutlama oldu. Kendisi orgunu getirdi, hem çaldı hem söyledi. Çok güzel ve keyifli bir gündü. Bizim için güzel anılardan biriydi. Fotoğrafımız da var o anı simgeleyen. O sakinliği ve tevazusu, bugün de devam ediyor. Kimseyle polemiğe girmez, çizgisini hiç bozmaz."
Ergenç, Tarkan’ın şarkı söylerken "devleştiğini" belirterek, "Türk sanat müziğini harika yorumlardı. O zamandan belliydi bu yolda ilerleyeceği. Biz hep Türk sanat müziği olarak bekledik ama farklı kulvarda yürüdü. Bence güzel şeylere layık, bulunduğu yeri de hak ediyor. Kendi sesiyle, kendi emeğiyle geldi. Sesi çok güzel ama ben ondan yine Türk sanat müziği dinlemekten büyük keyif alırım. Öyle bir öğrencimin olması gurur verici." ifadelerini kullandı.
Yeni neslin de Tarkan’ı tanıdığına ve sevdiğine işaret eden Ergenç, "Türk sanat müziğinin yaygınlaşmasında, popülaritesinin artmasında bence Tarkan’ın önemli rolü olabilir." dedi.
Ergenç, mezun olduktan sonra Tarkan’la görüşme imkanının olmadığını dile getirerek, tekrar görmesi halinde kendisine onu ne kadar sevdiğini, başarılarıyla gurur duyduğunu söyleyeceğini sözlerine ekledi.
"Kendini yetiştirmek için özel emek sarf ediyordu”
Emekli matematik öğretmeni Hasan Cıngır da dünyaya tekrar gelse yine öğretmen olmak isteyeceğini, öğretmenliğin kendisi için yaşam biçimi olduğunu söyledi.
Çocuklarla uğraşmanın zor ancak güzel olduğunu vurgulayan Cıngır, onların mezun olup iyi yerlere geldiğini görmenin kendisine büyük mutluluk verdiğini ifade etti.
Cıngır, Tarkan’ı sessiz, sakin bir öğrenci olarak hatırladığını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Almanya’dan geldiğini çok iyi hatırlıyorum. Babasının burada bir dükkanı vardı. Babası daha sonra kanserden vefat etti. Kız kardeşi de benim öğrencimdi. Bir gün İstanbul'a giderken otobüste karşılaştık, lise sondaydı galiba. 'Oğlum ne işin var burada' dedim. 'Hocam Üsküdar Musiki Cemiyeti'nde hafta sonu kurslara gidiyorum' dedi. Kendini yetiştirmek için özel emek sarf ediyordu. Okuldaki özel günlerde, gecelerde çok güzel şarkılar söylerdi. Kendisini iyi yetiştirdi. Türk sanat müziğini çok iyi icra ederdi. Bülent Ersoy gibi güçlü okurdu. Müzik piyasası onu pop müziğe yönlendirdi ama altyapısı çok sağlamdı."
"O zamanlar daha çok sanat müziği söyledi"
Emekli din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Cavit Koçak, öğretmen olmak isteyen birinin mutlaka çocukları sevmesi ve sabırlı olması gerektiğini vurguladı.
Koçak, öğretmenlikte en sevdiği şeyin öğrencilerle sohbet etmek olduğunu, öğrencilerinin başarılarını görmenin kendisini mutlu ettiğini dile getirerek, "Örneğin hastaneye gidiyorum, 'Hocam siz misiniz' diyorlar. Bu bize büyük mutluluk veriyor. Ne kadar çok öğrencimizi görürsek o kadar seviniyoruz." diye konuştu.
Tarkan’ın derslerine lise son sınıftayken girdiğini belirten Koçak, şöyle devam etti:
"Tarkan sakin bir öğrenciydi. Kimseyi rahatsız edecek davranışı olmazdı. Hem öğrenci hem öğretmen açısından uyumlu bir öğrenciydi. Notları ortalama seviyedeydi. Almanya'ya gidip gelmişti, biraz adaptasyon sıkıntısı vardı sanırım. Özel günlerde şarkı söylerdi. Öğretmenler Günü'nde öğretmenlere şarkı söylerdi. O zamanlar daha çok sanat müziği söylerdi."
Koçak, Tarkan’ın bugün dünya çapında tanınan bir sanatçı olmasından gurur duyduğunu sözlerine ekledi.
"Gelecek vaadeden biriydi”
Tarkan’ın dersine giren emekli din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Lokman Açar ise öğretmenliğin kutsal bir meslek olduğunu, öğretmenin anne ve babadan sonra insan hayatına en çok dokunan kişi olduğunu ifade etti.
Öğretmenliğin aşkla yapılacak bir meslek olduğunu vurgulayan Açar, "Tekrar dünyaya gelsem gözüm kapalı bu mesleği seçerdim çünkü gerçekten zevk alınan, güzel bir meslek." dedi.
Açar, öğrencilerinin başarısıyla gurur duyduğunu ve Tarkan’ın da bunlardan biri olduğunu anlatarak, "Tarkan'ı ortaokul yıllarında tanıdım. Almanya'dan geldiğini duymuştum ve güzel sesi olduğunu öğrencilerim ifade etti. Arada bir derslerde bize şarkı söylerdi ve dinlerdik. Yeteneği vardı. Gelecek vadeden biriydi." diye konuştu.
Tarkan’ın el yazısının çok güzel olduğundan bahseden Açar, "Sınav yaptığımız zaman onun kağıdını okurken zevk duyardım. Çok güzel el yazısı vardı. Bu da ayrı yetenektir. Kelime-i Tevhid, kitabımızda küçük bir yazıydı. Onu resim kartonuna el yazısıyla büyütüp, bana hediye etmişti. Arkası da imzalıydı fakat depremde kaybettim." ifadelerini kullandı.
Açar, Tarkan’ı görse ona çizgisini bozmadan devam etmesini tavsiye edebileceğini belirterek, "Özellikle Türk sanat müziğine biraz daha ağırlık vermesini tavsiye ederim çünkü o alanda sesi daha etkili." dedi.