Magazin

Meghan Markle markasının "iletişim faciasına" dönüşmesinin 4 nedeni

Saray'a ilk girdiğinde "Monarşinin modern yüzü" olarak alkışlanıyordu. Bugün ise reçel satmaya çalışan ama onu bile PR krizine çeviren bir figür haline geldi. Dünyanın en ünlü kadınıyken, nasıl dünyanın en çok eleştirilen kadınına dönüştü? İşte Meghan Markle'ın kariyer yönetimindeki ölümcül hatalar…

Meghan Markle, Prens Harry ile evlendiğinde elinde dünyadaki en güçlü kartvizitlerden biri vardı: "Sussex Düşesi". Ancak Saray'dan "mahremiyet istiyoruz" diyerek ayrılıp, ardından hayatlarının en mahrem detaylarını Netflix'e ve Oprah'ya satmalarıyla başlayan süreç, büyük bir inandırıcılık krizine dönüştü. Halk, ne yaparsa yapsın ona artık şüpheyle bakıyor.

Peki, bu iletişim stratejisi nerede çöktü?

1. Mağduriyet sermayesi tükendi

Meghan’ın en büyük stratejik hatası, kariyerini sürekli "şikayet etmek" üzerine kurmasıydı. Oprah röportajında Saray’ı ırkçılıkla ve ilgisizlikle suçlaması ilk başta büyük ses getirdi ve destek topladı. Ancak bu kartı o kadar çok oynadı ki, insanlar bir süre sonra "Kaliforniya'da 14 milyon dolarlık malikanede oturup ağlayan bir düşes" görmekten sıkıldı.

İletişim uzmanlarına göre; sürekli kurban rolünü oynamak, bir noktadan sonra güçsüzlük ve samimiyetsizlik olarak algılanmaya başlar. Meghan, mağduriyetin son kullanma tarihini hesaplayamadı.

2. Hollywood kurallarıyla kraliyet yönetmeye çalıştı

Meghan, Kraliyet ailesini bir "Celebrity" (Ünlü) statüsüyle karıştırdı. Hollywood'da kural "Reklamın iyisi kötüsü olmaz"dır; ancak Kraliyet'te kural "Asla şikayet etme, asla açıklama yapma"dır (Never complain, never explain). Meghan, Saray'ın o gizemli ve ulaşılmaz duruşunu, Amerikan tarzı "her şeyi anlat, gündemde kal" stratejisiyle birleştirmeye çalıştı.

Sonuç? Gizem bozuldu, büyü kaçtı. İnsanlar, "Hizmet eden asil" yerine "Kendi markasını parlatan ünlü" gördüklerinde saygı duymayı bıraktılar.

3. Harry'nin eşi olmanın her kapıyı açacağını düşündü

Kariyerindeki en büyük kırılma noktalarından biri, Spotify yöneticisinin onlara "Dolandırıcılar" (The Grifters) demesiyle yaşandı. Milyon dolarlık anlaşmalar yapıldı ama ortaya konan işler yetersizdi.

Meghan, sadece "ünlü olduğu için" insanların onu dinleyeceğini sandı. Ancak içerik üreticiliği; emek, devamlılık ve yetenek ister. Sadece "Harry'nin eşi" olmak, uzun vadeli bir medya imparatorluğu kurmaya yetmedi. İnsanlar, somut bir yetenek veya başarı görmedikçe markaya olan güvenlerini kaybettiler.

4. Kendine hâlâ düşes dedirtiyor olması büyük çelişki

Meghan Markle'ın marka yönetimindeki belki de en büyük fiyasko, "kimlik bunalımı" olarak adlandırabileceğimiz o derin çelişkide yatıyor. 2020 yılında "Megxit" ile Kraliyet'ten ayrılırken dünyaya "Biz bu zehirli hiyerarşiden kaçıp özgür olmak istiyoruz" mesajı vermişti; ancak o günden beri attığı her adımda, kaçtığını söylediği o kurumun unvanına sıkı sıkıya sarılması dikkatlerden kaçmadı.

Çocuk kitabının kapağına "Meghan" yazmak yerine kocaman harflerle "Sussex Düşesi" yazdırmasından, ABD senatörlerini arayıp kendini unvanıyla tanıtmasına, hatta reçel satarken bile bu etiketi bir logo gibi kullanmasına kadar her hamlesi, "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" dedirtti.

Meghan Markle’ın eksiği gerçeklik

Şu an "American Riviera Orchard" adlı markasıyla reçel ve ev eşyası satmaya çalışan Meghan, aslında küresel bir lider olma iddiasından "influencer"lığa düşmüş durumda. Zamanlama hataları (Kate kanserken ürün tanıtması gibi) ve samimiyet sorgulamaları sürdükçe, bu düşüşü durdurması zor görünüyor. Çünkü halk, mükemmel görüneni değil, "gerçek" olanı sever; ve Meghan Markle markasındaki en büyük eksik, tam olarak bu: Gerçeklik.