Grimm Kardeşler'in ünlü masalı Rapunzel'in, asırlardır anlatılan bir efsaneden esinlenerek oluştuğu iddia ediliyor. Yapılan karşılaştırmalı araştırmalar, masalın MS 3. yüzyılda yaşadığına inanılan Azize Barbara'nın hikayesiyle çarpıcı benzerlikler taşıdığını gösteriyor.
Azize Barbara efsanesi
Azize Barbara, Hristiyanlık tarihinde şehit olarak tanınan bir azize. MS 3. yüzyılda Doğu Avrupa’da yaşadığı söyleniyor. Hikâye şöyle: Barbara Hristiyan olur ve babası Dioscorus bunu öğrenince onu bir kuleye kapatır. Babasının amacı, Barbara’yı hem dış dünyanın kötülüklerinden hem de dini inancından uzak tutmak. Ama Barbara, kulenin içinde gizlice Hristiyanlığı öğrenmeye devam eder ve inancı giderek güçlenir. Babası bunu fark ettiğinde ise trajik bir şekilde onu öldürür, ardından kendisine yıldırım düşer ve o da hayatını kaybeder.
Sanatta Barbara genellikle kule içinde tasvir edilir. Kule ve pencereler özellikle dikkat çeker; üç pencere motifleri, Trinitarian sembolizmiyle Barbara’nın inancını ve izolasyonunu simgeler. Öykü tamamen genç bir kadının yalnızlığı, sıkıntıları ve inancı uğruna çektiği acılar üzerine kuruludur. Yani Barbara sadece bir azize değil, aynı zamanda inancını korumak için büyük bir yalnızlıkla ve zorluklarla yüzleşen bir figür olarak karşımıza çıkar.
Rapunzel masalının tarihçesi ve motifleri
Rapunzel’in kökenleri aslında Grimm Kardeşler’in 1812’de yayımladığı versiyondan çok daha eskiye gidiyor. Mesela 17. yüzyılda Fransız yazar Charlotte-Rose de Caumont de la Force, “Persinette” adında benzer bir hikâye yazmış. Hatta İtalyan yazar Giambattista Basile’in 1634’te yazdığı “Petrosinella” de Rapunzel’in temalarını taşıyor. Yani demek istediğim, Rapunzel’in hikâyesi nesiller boyunca farklı kültürlerde tekrar tekrar anlatılmış ve her seferinde biraz değişmiş ama ana öğeler hep kalmış.
Masalın temel motiflerine bakarsak, bir kızın kuleye hapsedilmesi, uzun saçlarının kaçış için kullanılması, yalnızlıktan kurtulma ve özgürleşme, bir de aşk ve kurtuluş hikâyesi var. Bu öğeler, Rapunzel’in sadece basit bir halk hikâyesi olmanın ötesine geçip dramatik ve sembolik bir anlam kazanmasını sağlıyor. Özellikle uzun saç meselesi çok önemli; hem fiziksel bir kaçış aracı, hem de karakterin içsel gücünü, umudunu simgeliyor.
Bir de bunu tarihsel bağlamıyla düşünürsek, Rapunzel hikâyesi Avrupa’da “kuledeki bakire” fikrinin bir yansıması olarak da görülebilir. Genç kızların iffetlerini korumak bahanesiyle izole edilmesi veya hapsedilmesi gibi uygulamalar o dönemde yaygındı. Bu açıdan Rapunzel, sadece masal kahramanı değil; aynı zamanda dönemin toplumsal normlarını, kadınların yaşadığı sınırlamaları ve toplumun beklentilerini de temsil eden bir figür.
Efsane ve masal arasındaki bağlantılar
Rapunzel masalıyla Azize Barbara efsanesi arasında ilginç paralellikler var. Düşünsenize, her iki hikâyede de genç bir kadın var ve ikisi de adeta dış dünyadan tamamen izole edilmiş durumda. Barbara babası tarafından, Rapunzel ise cadı tarafından bir kuleye kapatılıyor. Bu yalnızlık, bir yandan onları koruyor gibi görünse de aslında bir kontrol yöntemi olarak da işlev görüyor.
Her iki hikâyede de genç kadın karakterler hem dramatik açıdan hem de sembolik olarak çok merkezi bir rol oynuyor. Özgürleşme teması da öne çıkıyor; Rapunzel kuleden kaçmayı prens sayesinde başarıyor, Barbara’da fiziksel bir kaçış yok ama inancı sayesinde bir tür ruhsal özgürlüğe kavuşuyor. Yani iki hikâye de bir anlamda “sınırdan kurtulma” fikrini işliyor.
Bunun yanında sembolik öğeler de çok dikkat çekici. Barbara’nın üç penceresi, Rapunzel’in uzun saçları gibi detaylar, karakterlerin hem fiziksel hem ruhsal durumunu anlatıyor. Hatta bazı araştırmacılar, Rapunzel’in saç motifinin doğrudan Barbara efsanesinden halk masallarına geçtiğini bile söylüyor.
Farklılıklar ve masalın evrimi
Rapunzel masalında hapsedilme motifi daha çok romantik ve fantastik bir bağlam taşırken, Barbara efsanesi dini inanç ve şehitlik temalarıyla ilgili. Rapunzel’in uzun saçları, masalda dramatik bir kurtuluş sembolü olarak öne çıkarken, Barbara efsanesinde böyle bir detay yer almıyor. Ayrıca Rapunzel’in aşk ve kaçış öyküsü, efsanede bulunmayan unsurlardır; bu da masalın halk kültürünün dramatik katkılarıyla şekillendiğini gözler önüne koyuyor.
Bu farklılıklar, masalın yalnızca efsaneden türemediğini, kültürel, toplumsal ve mitolojik motiflerin harmanlandığını gösteriyor.
Rapunzel, sadece bir masal değil; tarih, efsane ve kültürel motiflerin iç içe geçtiği, sinemadan edebiyata ve popüler kültür ürünlerine kadar uzanan zengin bir folklorik miras olarak öne çıkıyor. Kadim bir Hristiyan azizesinin yaşam öyküsünden, 17. yüzyıl Fransız hikâyelerine ve 19. yüzyıl Alman derlemelerine kadar uzanan bu yolculuk, masalın neden yüzyıllar boyunca hayranlık uyandırdığını anlamamıza yardımcı oluyor.