Edebiyat, bazen bize hiç tanımadığımız bir insanın acısını kendi acımız gibi hissettirir, bazen de kendi hayatımızda bulamadığımız o büyük aşkı bir sayfanın arasında karşımıza çıkarır. Bazı kitaplar bittikten sonra bile günlerce etkisinden çıkamaz, karakterlerle bir süre daha yaşamaya devam edersiniz. Eğer şu sıralar kalbinizi ısıtacak, sizi derin düşüncelere sevk edecek bir hikaye arıyorsanız, tavsiyelerimize kulak verin.
1. Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali
Türk edebiyatının en zarif ve en hüzünlü eserlerinden biri olan bu roman, sadece bir aşk hikayesi değil, bir insanın iç dünyasının, yalnızlığının ve birine duyduğu sonsuz sadakatin tablosudur. Raif Efendi ve Maria Puder arasındaki o derin bağ, okuru "Bir insan bir insanı gerçekten bu kadar anlayabilir mi?" sorusuyla baş başa bırakır. Kısadır ama etkisi bir ömür sürer.
2. Gurur ve Önyargı – Jane Austen
Romantik edebiyatın kraliçesi Austen’ın bu kült eseri, sınıf farklılıkları ve toplumsal baskıların gölgesinde yeşeren bir aşkı anlatır. Elizabeth Bennet ve Bay Darcy’nin birbirlerine duydukları nefretin yavaş yavaş hayranlığa dönüşme süreci, zeka dolu diyaloglarla süslenmiştir. İlk bakışta aşkın değil, "anlamanın" ve "değişmenin" hikayesidir.
3. Sevme Sanatı – Erich Fromm
Bu kitap bir roman değil, ancak aşkı anlamak isteyen herkesin başucu eseri olmalı. Fromm, sevginin sadece bir duygu olmadığını, emek verilmesi gereken bir "sanat" olduğunu savunur. Aşkın psikolojik ve felsefi kökenlerine inen bu eser, romantik ilişkilerinize bakış açınızı kökten değiştirecek güçte bir tavsiyedir.
4. Günlerin Köpüğü – Boris Vian
Eğer sürrealist bir masalın içinde kaybolmak isterseniz doğru yerdesiniz. Vian’ın bu başyapıtı, aşkın büyüsünü ve bir o kadar da acımasızlığını metaforlarla anlatır. Akciğerinde bir nilüfer çiçeği büyüyen genç bir kadının ve ona duyulan masalsı aşkın hikayesi, hem kalbinizi sızlatacak hem de hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacaktır.
5. Kolera Günlerinde Aşk – Gabriel García Márquez
Elli bir yıl, dokuz ay ve dört gün beklenen bir aşkın hikayesi... Márquez, gençlik ateşinin ötesinde, yaşlılığın ve zamanın aşındıramadığı o sarsılmaz duyguyu anlatır. Nehirlerin kıyısında, tropikal bir atmosferde geçen bu epik anlatı, sabrın ve aşkın zamana karşı kazandığı zaferin en güzel kanıtıdır.