Sosyal medyada gezinirken aniden içinizde bir öfke uyandıran, tartışmaya ve tepki vermeye zorlayan içeriklerle karşılaşıyor musunuz? Bu içerikler muhtemelen bir "Rage Bait" (Öfke Yemi) taktiğinin parçası. Oxford Sözlüğü'ne göre bu terim, sosyal medyada bilerek kızdırıcı, öfkelendirici veya provoke edici içerik üretme yöntemini ifade ediyor.
Tıklama tuzağının ötesi: Duyguları hedef almak
Rage Bait, tık tuzağı (clickbait) ile benzer bir amaca hizmet ediyor: tıklama ve etkileşimi artırmak. Ancak bu yöntem çok daha spesifik bir duyguyu hedefliyor: öfke. İçerik üreticileri, kullanıcıları şok edici, aşırı veya kasıtlı olarak yanlış bilgilerle karşı karşıya getirerek onları yorum yapmaya, paylaşmaya ve tartışmaya teşvik ediyor. Bu da algoritmaların içeriği daha fazla kişiye göstermesine yol açıyor.
Neden bu kadar yaygın?
Basit bir nedeni var: İşe yarıyor. Öfke, insanları harekete geçiren güçlü bir duygu. Bir paylaşıma öfkelenen kullanıcı, sıklıkla yorum yazar, içeriği paylaşır ve arkadaşlarını etiketleyerek tartışmayı büyütür. Bu "öfke etkileşimi", platformların algoritmaları tarafından olumlu bir sinyal olarak algılanır ve içerik daha geniş kitlelere ulaştırılır. Sonuçta, hesap trafiği ve görünürlük artar.
Oxford yetkilisinden çarpıcı açıklama
Oxford Languages Başkanı Casper Grathwohl, bu trendin yükselişini şu sözlerle yorumluyor: "Rage bait kelimesinin var olması ve kullanımının bu kadar hızlı artması, çevrimiçi ortamda maruz kaldığımız manipülasyon taktiklerinin farkına vardığımız anlamına geliyor. Eskiden internet ilgimizi merak uyandırarak çekiyordu. Şimdiyse duygularımızı ele geçirip yönlendirmeye odaklandı."
Bu açıklama, dijital dünyada içerik stratejilerinin meraktan duygu sömürüsüne nasıl evrildiğinin net bir göstergesi.