Günümüzde nadir görülse de, Afrika, Asya ve Amerika’nın bazı bölgelerinde hala risk oluşturuyor. Yersinia pestis bakterisi tarafından tetiklenen bu hastalık, özellikle hıyarcıklı, septisemik ve pnömonik formlarıyla dikkat çekerken, erken teşhis ve antibiyotik tedavisiyle kontrol altına alınabiliyor.
Veba nedir?
Veba, Yersinia pestis adlı bakterinin neden olduğu ciddi bir zoonotik enfeksiyon hastalığıdır ve tarih boyunca “Kara Ölüm” olarak anılarak Avrupa’da 1347-1351 yılları arasında yaklaşık 100 milyon insanın ölümüne yol açmıştır; bu bakteri, genellikle pireler aracılığıyla kemirgenlerden insanlara bulaşır ve üç ana formda kendini gösterir: hıyarcıklı veba (lenf düğümlerini etkileyen), septisemik veba (kan dolaşımını hedef alan) ve pnömonik veba (akciğerleri vuran en ölümcül tür).
Hastalık, Orta Çağ’da şehirlerde fare ölümleriyle başlayan salgınlarla ilişkilendirilmiş, ancak günümüzde daha çok Afrika’nın kırsal bölgeleri, Madagaskar ve ABD’nin batı eyaletleri gibi alanlarda görülüyor; örneğin, 2020’de ABD’de birkaç vaka rapor edilmiş ve bu, hastalığın tamamen ortadan kalkmadığını gösteriyor. Veba, insanlık tarihindeki en büyük demografik felaketlerden biri olarak kabul edilirken, modern tıbbın gelişmesiyle mortalite oranları ciddi şekilde azalmış olsa da, hâlâ acil tedavi gerektiren bir durum olarak sınıflandırılıyor.
Hastalığın kökeni, 14. yüzyılda Orta Asya’da Kırgızistan’a dayandırılıyor ve o dönemde ipek yolu tüccarları yoluyla yayıldığı düşünülüyor; bu, hastalığın küresel bir tehdit haline gelmesinde önemli bir rol oynamıştı. Bugün, hijyen standartlarının artması ve pire kontrolüyle risk azalırken, vahşi yaşamla temas edenler veya kırsal bölgelerde yaşayanlar için hâlâ potansiyel bir tehlike olarak varlığını sürdürüyor.
Veba tedavisi var mı?
Veba tedavisi vardır ve erken müdahale ile çoğu vaka başarıyla kontrol altına alınabilir; modern tıpta, özellikle hıyarcıklı veba gibi yaygın formlarda, uygun antibiyotiklerle tedavi edildiğinde mortalite oranı %10’un altına düşer, ancak tedavi edilmediğinde bu oran %50-90’a kadar çıkabilir.
Streptomisin, doksisiklin ve gentamisin gibi antibiyotikler, hastalığın farklı türlerine göre doktorlar tarafından reçete edilir ve genellikle damar yoluyla hızlı bir şekilde uygulanır; pnömonik veba gibi acil durumlarda ise tedavi, belirtilerin başlamasından sonraki 24 saat içinde başlanmazsa ölüm riski çok yüksektir. Tarihsel olarak, Orta Çağ’da vebanın tedavisi mümkün değildi ve doktorlar kan alma, bitkisel karışımlar veya dua gibi yetersiz yöntemlere başvurmuştu; bu da hastalığın yayılımını hızlandırmıştı.
Günümüzde, veba şüphesi olan hastalar hemen hastaneye yatırılır ve laboratuvar testleriyle teşhis konur konmaz tedaviye başlanır; örneğin, 2017 Madagaskar salgını sırasında Dünya Sağlık Örgütü’nün koordinesinde yüzlerce hasta antibiyotikle kurtarılmıştı. Ancak, henüz etkili bir veba aşısı bulunmamakla birlikte, risk altındaki gruplara (örneğin, laboratuvar çalışanları) profilaktik antibiyotik verilebiliyor; bu da hastalığı önlemede ek bir koruma sağlıyor. Uzmanlar, tedavinin başarısının erken teşhise bağlı olduğunu vurgularken, tedavi edilmezse komplikasyonlar gibi kangren veya menenjit gibi durumlar ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Veba nasıl bulaşır?
Veba, esasen pirelerin enfekte kemirgenlerden insanlara ısırmasıyla bulaşır; bu pireler, genellikle sıçanlar, tavşanlar veya diğer vahşi kemirgenlerle beslendikten sonra Yersinia pestis bakterisini taşıyarak insanlara hastalık aktarır, ancak enfekte hayvanlarla doğrudan temas (örneğin, deri sıvıları veya dokular) veya pnömonik veba durumunda öksürük damlacıklarıyla insandan insana bulaşma da mümkündür.
Hastalığın en yaygın bulaşma yolu, hıyarcıklı veba için pire ısırığıdır; bakteriler lenf sistemine girerek şişmiş lenf düğümlerine (bubolar) neden olur ve eğer tedavi edilmezse kana karışarak septisemik veya akciğerlere yayılıp pnömonik forma dönüşebilir. Pnömonik veba, en tehlikeli bulaşma yollarından biri olarak, hasta bireyin öksürmesiyle havaya saçılan damlacıkların sağlıklı kişiler tarafından solunmasıyla yayılır; bu durum, 1910-1911 Çin salgını gibi geçmişteki bazı büyük salgınlarda etkili olmuştu.
Ayrıca, evcil hayvanlar (özellikle kediler) veba taşıyıcısı pireler yoluyla hastalığı insanlara bulaştırabilir; örneğin, ABD’de veterinerler bu riskle karşı karşıyadır. Hastalıktan korunmak için kırsal alanlarda böcek kovucu kullanmak, kemirgenlerle temastan kaçınmak ve enfekte hayvanlara dokunmamak önerilir; modern hijyen ve pire kontrolü, bulaşma riskini büyük ölçüde azaltmıştır, ancak doğayla iç içe yaşayan topluluklar için hâlâ dikkat gerektiriyor.
Veba testi nedir?
Veba testi, Yersinia pestis bakterisinin varlığını tespit etmek için kullanılan laboratuvar yöntemleriyle teşhis koyan bir prosedürdür; genellikle hastadan lenf düğümü sıvısı (bubo aspirasyonu), kan veya balgam örneği alınır ve bu örnekler mikroskop altında incelenir veya kültürleme yapılarak bakteri izole edilir.
Hızlı tanı için polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) testi tercih edilir; bu yöntem, pla ve caf1 gibi bakteriye özgü genleri tespit ederek birkaç saat içinde sonuç verebilir ve hem canlı hem de ölü bakterileri algılayabilir.
Ayrıca, F1 kapsül antijenini tespit eden hızlı tanı testleri (F1RDT), özellikle pnömonik ve hıyarcıklı veba vakalarında kullanılmakta ve acil durumlarda hızlı müdahaleyi mümkün kılmaktadır; 2020’de yapılan bir çalışma, bu testin hassasiyetinin %90’ın üzerinde olduğunu göstermiştir. Geleneksel yöntemlerde, lenf düğümlerinden iğneyle sıvı alınması veya bronkoskopi ile akciğerlerden mukus örneği alınması gerekebilir; ancak, antibiyotik tedavisi başlamadan önce örnek alınmazsa yanlış negatif sonuçlar çıkabilir.
Teşhis, hastanın öyküsü (veba görülen bir bölgede bulunup bulunmadığı) ve semptomlarla desteklenir; örneğin, ABD’de CDC, şüpheli vakalarda hızlı testlerle teşhisi doğruluyor. Testlerin kesinliği, laboratuvar koşullarına ve örneklerin saklama süresine bağlıdır; bu nedenle, şüphelenilen durumlarda hemen sağlık kuruluşuna başvurmak kritik önem taşır.
Veba belirtileri
Veba belirtileri, hastalığın türüne göre değişmekle birlikte genellikle enfeksiyondan 2-8 gün sonra ortaya çıkar ve hıyarcıklı veba için yüksek ateş, titreme, baş ağrısı, halsizlik ve lenf düğümlerinde ağrılı şişlikler (bubolar) tipik semptomlardır; bu şişlikler, genellikle kasık, koltuk altı veya boyunda görülür ve tedavi edilmezse patlayarak akıntıya dönüşebilir.
Septisemik veba, bakterinin kana karışmasıyla ciltte siyah lekeler (kangren), karın ağrısı, şok ve organ yetmezliği gibi ciddi belirtilerle kendini gösterir; bu form, doku ölümüne yol açarak el veya ayak parmaklarının kesilmesine neden olabilir.
Pnömonik veba ise akciğerleri etkileyerek öksürük, kanlı balgam, nefes darlığı ve göğüs ağrısına neden olur; bu tür, insandan insana damlacık yoluyla hızla yayılabilir ve tedavi edilmezse 24-48 saat içinde ölüme yol açabilir.