Deloitte tarafından 44 ülkede 23 bin 482 kişiyle gerçekleştirilen “2025 Z ve Y Kuşağı Anketi”, genç çalışanların iş dünyasına dair beklentileri, kaygıları ve genel durumunu detaylı şekilde ortaya koydu.
1983-1994 doğumluları kapsayan Y Kuşağı ile 1995-2006 yılları arasında doğan Z Kuşağı, 2030 yılına kadar küresel iş gücünün yaklaşık yüzde 75’ini oluşturacak. Bu da iş hayatının geleceğinin bu iki kuşak tarafından şekillendirileceğine işaret ediyor.
Z Kuşağının Yüzde 48’i Finansal Güvensizlik Yaşıyor
Z Kuşağı’nın yüzde 48’i, Y Kuşağı’nın ise yüzde 46’sı kendini finansal olarak güvende hissetmiyor. Katılımcıların yarısı maaşını zor bela idare ederken, üçte biri temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk yaşıyor. Bu durum gençlerin mental sağlığını olumsuz etkiliyor.
Araştırmada her üç gençten biri üniversite eğitimine devam etmeme kararı aldı. Artan eğitim maliyetleri, düşük iş garantisi ve pratik beceri eksikliği bu kararda etkili. Gençler, mesleki eğitim ve staj gibi alternatif yolları tercih ediyor.
Stres ve Kaygı Yükselişte
Z Kuşağı’nın yüzde 40’ı, Y Kuşağı’nın yüzde 34’ü sık sık stres ve kaygı yaşadığını belirtiyor. Uzun çalışma saatleri, takdir eksikliği, adaletsiz uygulamalar ve toksik iş ortamları gençlerin tükenmişlik yaşamalarına neden oluyor.
Maaş Mutlulukta Tek Kriter Değil
Gençlerin iş memnuniyetinde maaşın tek belirleyici olmadığını gösteren araştırma, işin anlamı, ruhsal sağlık ve iş-yaşam dengesi gibi faktörlerin de önemli olduğunu ortaya koyuyor. İşinden anlam duymayanların dörtte biri iş değiştirme eğiliminde.
Kariyer Anlayışında Yeni Trendler
Araştırmaya göre gençler, kariyeri sadece yönetici pozisyonuna yükselme olarak görmüyor. Z Kuşağı’nın yalnızca yüzde 6’sı liderlik rollerini hedefliyor. Onlar için öncelik; iş-yaşam dengesi, kişisel gelişim ve anlamlı işler yapmak. Genç çalışanların çoğu, haftada en az bir kez mesleki becerilerini geliştirmeye zaman ayırıyor.
Genç çalışanlar, yöneticilerinden sadece görev takibi değil, aynı zamanda destekleyici, ilham verici ve sınırlar koyabilen bir liderlik bekliyor. Ancak çoğu yönetici bu beklentileri karşılamıyor, bu da çalışan bağlılığını zayıflatıyor.
Katılımcıların yarısından fazlası yapay zekâ teknolojilerini işlerinde kullanıyor. Ancak yapay zekânın özellikle giriş seviyesi işlerin ortadan kalkmasına yol açabileceği endişesi gençlerde belirsizlik yaratıyor. Öte yandan empati, iletişim ve liderlik gibi insani becerilerin gelecekte daha da kritik olacağı düşünülüyor.