Gündem

Zeynep Altaylı’dan babasına duygusal mektup: ‘’Babamın tutukluluğunu anlamıyorum’’

Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı’nın kızı Zeynep Altaylı, babasına gönderdiği mektubu, onun YouTube kanalından okudu. Zeynep Altaylı, babasıyla gurur duyduğunu ifade ederek, “Hepimiz zımba gibiyiz” dedi.

Gazeteci Fatih Altaylı, 30 Haziran 2025 tarihinde, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamalarıyla tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Altaylı’nın kızı Zeynep Altaylı ise babasına yazdığı mektubu, Fatih Altaylı YouTube kanalından okudu. Zeynep Altaylı, babasının tutukluluk süreci hakkında, “Hukuk mu okusam diye düşündüm, ama hukuk okusam bile babamın neden tutuklandığını anlayamayacağım” diye konuştu.

Zeynep Altaylı’nın okuduğu mektupta şu ifadeler yer aldı:

‘’Babam gözaltına alındı diye çok şükrettim’’

Sevgili babam, olan her şey çok hızlı oldu. Sana henüz kendi yaşadıklarımı, burada olanları anlatamadım.

Biliyorsun ben senin gözaltı haberini aldığımda yurt dışındaydım. Bir yemeğin sonunda telefonumu kontrol ettiğimde onlarca cevapsız arama, "Zeynepciğim, acilen anneni ara, Zeynepciğim, babanın haberini aldık, geçmiş olsun." mesajıyla karşılaştım. Ödüm patladı. Arkadaşıma kısaca, "Babama bir şey oldu galiba." diyerek dışarı koştum.

Annemi ararken aklımdan seninle olan son derece günlük, pek de anlamlı olmayan son mesajlarım geçti. Annem telefonu açtı. Benim paniğimi anlayınca önce, "Bir şey yok, merak etme. O kadar korkma." dedi. Sonra ne olduğunu söyledi. "Babanı gözaltına aldılar." dedi.

"Belki komik gelecek ama ne? Oh, şükürler olsun. Alsınlar, alsınlar benzeri bir şey dedim. Sanırım ilk başta o kadar korkmuştum ki hayatımda hiçbir şeye bu kadar şükrettiğimi hatırlamıyorum. Babam gözaltına alındı diye çok şükrettim.

‘’Sen tutuklandıktan sonra videonu izleyemedim’’

Şimdi sen tutuklusun ama hala o ilk anı düşündükçe haftada bir de olsa babamla konuşabiliyorum diye şükrettiğim oluyor. Eminim sen de babanla haftada bir konuşabilmek isterdin. Tabii bunlar şükredilecek şeyler değil. Ama yine de bu dünyada babaların, bu ülkede de gazetecilerin ve siyasetçilerin başına nelerin gelebildiğini iyi biliyorum. O yüzden olanlara şaşırmadım.

Yalnız ben senin videolarını her sabah izliyorum ama sen tutuklandıktan sonra videoyu tekrar açıp da söz konusu kısmı tekrar izlemedim. Neden izleyeyim ki? O videoya bakarak neden tutuklandığını anlayamayacağımı iyi biliyorum.

Hatta olanları anlama konusu açılmışken bu olaylardan sonra acaba ilerleyen dönemlerde hukuk mu okusam diye düşündüm. Ama aslında hukuk okusam bile anlayamayacağım neden tutuklandığını. Hatta daha bile kafam karışacaktır. Daha bile Allah diyeceğimdir eminim.

Ama yine de özellikle Rezzan abla ve Ömer abinin sahip oldukları bilgi ve adanmışlıkla aşıladıkları güveni hissettikçe insan onlar gibi olmak istiyor. Bir de avukatlar haksızlığa uğramış insanları istedikleri kadar ziyaret edebiliyorlar. Tabii bilmiyorum. Ömer abi gibi haftada 6 gün Silivri'ye ve Silivri'den toplam 4 saat yol yapmak kolay değil. Vay be haftada 24 saat.

‘’Ne şanslıyız ki…’’

Ne şanslıyız ki bu ülkede hala adalet için savaşan çok insan var. Kısacası babam hapse atıldı diye üzülmedim. Çünkü sen işini yaptın. Hukuku sevmek için hukuk okumaya gerek yok. Hukuk çerçevesinde davranan herhangi bir vatandaşın tutuklanma endişesi içinde yaşamaması gerektiğine inanıyorum.

Seninle de bu endişeyi son ana kadar hiç yaşamadığın, hala da yaşamadığın için gurur duyuyorum. Olmayan kurallar çerçevesinde yaşamayı reddederek hukuku yücelttiğin, inanmak zorken bile hukuka inanmaya devam ettiğin için seninle gurur duyuyorum. Bu yüzden babam hapse atıldı diye üzülmedim.

Ama ben çok şanslı biriyim. Bugüne kadar en yakın dostuyla her gün uzun sohbetler edebilmiş, yürüyüşler yapabilmiş biriyim. O yüzden ben ancak burada değilsin diye üzülebilirim bazen. Herhalde ben taşındığımda sen de Zeynep orada diye değil de burada değil diye üzülmüşsündür. O yüzden beni anlarsın.

Sen hapishanede kaybedene kadar kıymetini fark etmediğin konforlardan bahsetmişsin. Asıl sen bizim hayatlarımızda ne kadar fazla rol üstleniyormuşsun, ne konforlar yaratıyormuşsun, biz onu bir kere daha fark ettik sen gidince.

O yüzden aramızda hızlı bir iş bölümü yaptık. Sabahları annemin kahvesini artık ben yapıyorum mesela. Ama bu sabah aklımdan çıkmış. Annemin yanına uğradım. Biraz sohbet ettik. Sonunda saati fark edip, "Aa, kahvem nerede?" dedi. Ben kahve yapmak üzere onun odasından çıkarken kapı çaldı. Bir baktım arkadaşım elinde kahve kapıda duruyor. Tam saatinde anneme getirmiş.

Benimle aslında seninle katılacağımız bir düğün daveti için elbise seçme görevini Alper abi üstlendi. Krem şokolasını yerken denediğim iki elbise arasından ilkini daha çok beğendiğini söylemese de belli etti.

Eren bir yandan seni görebilmek için oradan oraya koşturuyor. Bir yandan da senin gençliğine benzediği ve aynı senin gibi pek muntazam el hareketleriyle ortaya bir de pide alalım mı gibi şeyler dediği için ona baka kalıyorum.

Teyzem anneme Zeynep haklı bana da annen haklı deme görevini layığıyla yerine getiriyor. Derin ise senin bize söylediğin güzel sözleri söylüyor. Ayrıca bir artı olarak da Almanca söyleyebiliyor.

Ama evdeki yataklar yatsan olduğu için senin yerine beşte kalkmayı ikna edebileceğimiz birini henüz bulamadık. Beni her gördüklerinde neşeyle nasılsın deme görevini üç buçukşer yıl yatmış gazeteci dostlarımız özgüvenli gülümsemeleriyle üstlendiler.

‘’Zımba gibiyim ben’’

Geçen gün ben Murat Ael'e nasılsınız diye sorduğumda, "Zımba gibiyim ben. Hep zımba gibiyim dedi." Sonra bir duraksadı. "Sadece eşim bana kızdıysa zımba gibi olmuyorum." dedi. Ben de o zaman bugün kızmadı galiba dedim. Düşündü ve güldü. Kızdı dedi. Ben de güldüm.

Anladığım kadarıyla hapisteyken de zımba gibiydi. Eşi ona kızmadıysa insan nerede olursa olsun en çok sevdikleri iyi olsun istiyor. Sana o gün bu akşam tutuklanacaksın deseler mi daha çok korkardın hem de sana kızgın deseler mi? Ben cevabı biliyorum.

O yüzden seni sevenler sana kızmadığı hatta aksine seninle gurur duyduğu için eminim sen de zımba gibisindir. Yani anlayacağın Alper abi zımba gibi. Ömer ve Rezzan zımba gibiler. Emre abi zımba gibi ama biraz daha oysa iyi olabilir. Eren zımba gibi. Tüm ekip zımba gibi. Annem zımba gibi. Amcam zımba gibi. İzleyenlerin ve sevenlerin hepsi zımba gibi. Ben de zımba gibiyim.

Senin durumunda olan herkese ve ailelerine, Selahattin Bey'e, Ekrem Bey'e ve daha sayısız insana sevgiler. Babasıyla haftada bir konuşabilen veya haftada bir de konuşamayan herkese ve babalarına da çok önemlisi oğlunun sesini haftada bir duymaya razı gelmiş koca yürekli babaanneme de sevgiler. Hepimiz zımba gibiyiz ve öyle olmaya da devam edeceğiz.''