Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan kadınların, İstanbul dışındaki cezaevlerine sevk edilmeleri nedeniyle çocuklarından ve ailelerinden koparıldığına dikkat çeken Dilek İmamoğlu, bu uygulamanın hem tutuklu kadınların hem de geride kalan aile bireylerinin hayatını derinden etkilediğini vurguladı.
“2025 Aile Yılı” ve Toplumsal Vicdanın Yaralanması
2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesine rağmen, annelik gibi kutsal bir sorumluluğun bu şekilde sekteye uğratılmasının toplum vicdanını zedelediğini belirten İmamoğlu, bu durumun yalnızca tutuklu kadınları değil, aynı zamanda çocukları ve aileleri de olumsuz etkilediğini ifade etti.
Mektubunda, çocukların annelerinden ayrı kalmasının ruhsal gelişimlerinde onarılması güç yaralar açtığını vurgulayan İmamoğlu, aile bütünlüğünün korunmasının hukuk devletinin temel gereği olduğunu hatırlattı. Evrensel insan hakları ve çocuk hakları açısından bu uygulamaların ciddi şekilde sorgulanması gerektiğini belirtti.
Siyaset Üstü, Vicdani Bir Çağrı
İmamoğlu, Emine Erdoğan’a seslenerek bu çağrısının siyaset üstü ve vicdani bir talep olarak değerlendirilmesini istedi. Kadın tutukluların ailelerinden koparılmaması için ilgili kurumlarla istişare edilerek insani bir çözüm bulunmasını talep etti.
Mektubunu, Kurban Bayramı tebrikleri ve sağlık dilekleriyle sonlandıran İmamoğlu, bu zor durumda olan kadınlar ve çocuklar için destek çağrısında bulundu.
Dilek İmamoğlu’nun Emine Erdoğan’a Yazdığı Mektup:
“Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi,
Bir anne ve toplum vicdanının sesi olma sorumluluğunu yüreğinde hisseden bir kadın olarak bu mektubu size yazıyorum. Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan kadınlar, İstanbul dışındaki cezaevlerine sevk edilmeleri nedeniyle çocuklarından ve ailelerinden koparılmış durumdalar. Bu uygulama, yalnızca bu kadınların değil, geride kalan aile bireylerinin de hayatını derinden etkilemektedir.
‘Aile Yılı’ ilan edilen 2025 yılında, annelik gibi kutsal bir sorumluluğun bu denli ağır şekilde sekteye uğratılması, toplum vicdanını da derinden yaralamaktadır. Günahsız çocuklar annelerinden ayrı düşmekte, bu ayrılık onların ruhsal gelişimlerinde onarılması güç izler bırakmaktadır. Aile bütünlüğünün korunması, hukuk devleti olmanın en temel gereklerinden biridir. Bu tür uygulamalar, evrensel insan hakları ve çocuk hakları bakımından ciddi bir sorgulama gerektirmektedir.
Kadınların ve çocukların korunması adına gösterdiğiniz duyarlılığı biliyorum. Sizden ricam; bu meselenin insani yönüyle ele alınması, ilgili kurumlarla istişare edilerek kadın tutukluların ailelerinden koparılmamaları yönünde bir çözüm geliştirilmesidir. Bu çağrımın siyaset üstü, vicdani bir çağrı olarak değerlendirilmesini istirham ediyorum.
Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik ediyor; sağlık ve esenlikler diliyorum.
Saygılarımla,
Dilek Kaya İmamoğlu.”