Dünyanın pek çok yerinde yılbaşı gecesi havai fişeklerle, geri sayımlarla ve sokak eğlenceleriyle karşılanırken, Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde yer alan Hillbrow semtinde bambaşka bir manzara ortaya çıkıyor.
Yüksek katlı apartmanlardan aşağıya atılan buzdolapları, televizyonlar ve koltuklar, sosyal medyada sık sık “akıl almaz bir vandalizm” olarak servis ediliyor.
Oysa bu görüntülerin arkasında, Türkiye’de de yakından tanıdık olunan bir mesele yatıyor: Plansız kentleşme, göç, yoksulluk ve sahipsiz bırakılan mahalleler...
Seçkin bir semtten dikey gettoya
Hillbrow’un seçkin bir semtten dikey bir gettoya dönüşen hikâyesi, Güney Afrika’nın apartheid geçmişiyle doğrudan bağlantılı. Apartheid, 1948–1994 yılları arasında ülkede resmî politika olarak uygulanan ve toplumu katı ırksal sınırlar üzerinden ayıran bir ayrımcılık sistemiydi.
20. yüzyılın ortalarında beyaz orta sınıfın tercih ettiği, modern ve düzenli bir yaşam alanı olan semt, yüksek katlı Brutalist yapılarıyla ilerlemenin sembolüydü. Ancak ekonomik durgunluk, apartheid rejiminin çözülmesi ve ardından gelen yoğun göç dalgası, Hillbrow’u altyapısı bu yükü kaldıramayan bir varış noktasına dönüştürdü.
Bugün semt, çoğunluğu göçmen ve düşük gelirli işçilerden oluşan nüfusuyla Afrika’nın en yoğun yerleşim alanlarından biri olarak tanımlanıyor.
Yılbaşı ritüeli mi, çaresizliğin ifadesi mi?
Hillbrow’da yılbaşında mobilya atma geleneği, “eskiyle vedalaşıp yeniye yer açma” inancına dayanıyor. Ancak bu sembolik anlam, bölgenin yoksulluk ve yoksunlukla şekillenen gerçekliğiyle birleştiğinde son derece tehlikeli bir boyuta ulaşıyor.
Aylar boyunca çalışmayan asansörler ve çökmüş çöp toplama sistemleri nedeniyle, büyük ev eşyalarından kurtulmanın en pratik yolu onları pencereden aşağı atmak olarak görülüyor. Ortaya çıkan manzara ise sokakları ölümcül bir risk alanına dönüştürüyor.
Dikey çürümenin adı: Bina gaspı
Hillbrow’daki kaosun temel nedenlerinden biri, bölgede yaygınlaşan bina gaspı krizi. Suç şebekelerinin apartmanları zorla ele geçirip yasadışı kira topladığı bu yapılarda, elektrik ve su hizmetleri sık sık kesiliyor, asansörler çalışmıyor ve belediye denetimi fiilen ortadan kalkıyor.
Bu ortamda yaşayan binlerce insan, hem güvensiz hem de denetimsiz bir dikey gecekondu düzenine mahkûm ediliyor. Mobilya atma ritüeli de bu yönetimsizliğin kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.
Devletin cevabı: Ağır güvenlik önlemleri
Güney Afrika devleti, Hillbrow’daki yılbaşı gecelerini kontrol altına almak için bölgeyi neredeyse askeri bir operasyon alanına çeviriyor. Zırhlı polis araçları, helikopterler ve özel harekât birlikleri sokaklarda konuşlandırılıyor.
Havadan yapılan taramalarla çatı ve balkonlarda biriktirilen eşyalar tespit edilmeye çalışılıyor. Ancak bu sert güvenlik yaklaşımı, sorunun kökenine değil sadece sonucuna müdahale edildiği yönünde eleştiriler alıyor.
Yaralanmalar, ölümler ve inkâr edilen tablo
Yılbaşı geceleri Hillbrow’da sık sık yaralanmalar ve ölümlerle sonuçlanıyor. Geçmiş yıllarda düşen nesneler nedeniyle ağır yaralanan siviller, hatta bebekler kayıtlara geçti. Son yılbaşı gecesinde ise bıçaklanma, silahlı saldırı ve düşme vakaları raporlandı. Buna rağmen yetkililer, “büyük bir olay yaşanmadığı” yönünde açıklamalar yaparak tabloyu normalleştirmeye çalıştı.
Hillbrow’un geleceği ne olacak?
Hillbrow bugün, Johannesburg’un en keskin kentsel çelişkisini temsil ediyor. Bir yanda göçmenler için hayatta kalma alanı, diğer yanda yönetilemeyen bir çürüme örneği.
Uzmanlara göre çözüm, yalnızca polis önlemlerinde değil; gasp edilmiş binaların geri kazanılmasını, altyapının onarılmasını ve bölgede yaşayan insanların insan onuruna yakışır koşullara kavuşmasını hedefleyen kapsamlı bir kentsel dönüşümde yatıyor. Aksi halde her yılbaşında gökyüzünden düşen beyaz eşyalar, bu başarısızlığın en görünür sembolü olmaya devam edecek.








