Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre en çok kısıtlılık yaratan ruhsal rahatsızlıklardan biri olan Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), bireyin günlük yaşam kalitesini ciddi oranda etkileyen kronik bir durumdur. Bu rahatsızlık temel olarak iki ana sütun üzerine inşa edilmiştir: "obsesyon" adı verilen kontrol edilemeyen düşünceler ve "kompulsiyon" olarak tanımlanan, bu düşüncelerin yarattığı yoğun kaygıyı azaltmak amacıyla yapılan ritüeller. Kişi bu düşüncelerin mantıksız olduğunun farkında olsa bile, hissettiği yoğun huzursuzluk nedeniyle ritüellerini gerçekleştirmekten kendini alıkoyamaz.

Obsesyon ve kompulsiyon arasındaki kısır döngü

OKB, zihinde aniden beliren ve kişide korku, iğrenme veya şüphe uyandıran obsesyonlarla başlar. En yaygın görülen obsesyonlar arasında mikrop bulaşma korkusu, kendine veya başkasına zarar verme endişesi, simetri ihtiyacı ve dini veya cinsel içerikli istenmeyen düşünceler yer alır. Birey, bu düşüncelerin yarattığı devasa kaygıdan kurtulmak için geçici bir çözüm yolu olan kompulsiyonlara başvurur. Ellerini defalarca yıkamak, kapıyı kilitlediğini defalarca kontrol etmek veya belirli sayı dizilerini içinden tekrarlamak bu zorlayıcı davranışların en bilinen örnekleridir.

Okb 2

Biyolojik ve çevresel faktörlerin rolü

Hastalığın ortaya çıkış nedenleri tam olarak tek bir faktöre indirgenemese de bilimsel çalışmalar beyin kimyası ve genetik yatkınlık üzerinde yoğunlaşmaktadır. Beyindeki sinirsel iletimi sağlayan serotonin hormonundaki dengesizliklerin OKB gelişiminde kritik bir rol oynadığı bilinmektedir. Bunun yanı sıra çocukluk çağı travmaları, aşırı kuralcı bir aile ortamında büyümek ve yoğun stresli yaşam olayları, biyolojik yatkınlığı olan kişilerde semptomların tetiklenmesine veya şiddetlenmesine neden olabilmektedir.

Okb 3

Modern tedavi yöntemlerinde başarı oranları

Günümüzde OKB, tedavi edilebilir psikiyatrik rahatsızlıklar arasında üst sıralarda yer almaktadır. Tedavi sürecinde genellikle iki temel yöntem eş güdümlü olarak yürütülür:

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Özellikle "Maruz Bırakma ve Tepki Önleme" tekniği ile kişi, kaygı duyduğu duruma kontrollü şekilde maruz bırakılarak kompulsiyon yapmadan bu kaygıyla baş etmeyi öğrenir.

  • İlaç Tedavisi: Beyindeki serotonin dengesini düzenleyen antidepresanlar, obsesyonların yoğunluğunu ve sıklığını azaltmada etkili bir araç olarak kullanılır.