Küçükçekmece Başsavcılığı, Can Holding’in sahipleri Mehmet Şakir Can, Kemal Can ve Kenan Tekdağ dahil 10 kişi hakkında gözaltı kararı verdi. ‘Suç örgütü kurmak’, ‘kaçakçılık’, ‘dolandırıcılık’ ve ‘suçtan kaynaklanan mal varlığını aklamak’ iddialarıyla yürütülen soruşturma kapsamında, holding bünyesindeki birçok şirkete kayyum atandı.
El konulan şirketler arasında yıllardır mali krizler ve yönetim değişiklikleriyle gündeme gelen Doğa Koleji de bulunuyor. Veliler ve öğrenciler, daha önce yaşanan kayyum süreçleri sonrası bir kez daha tedirgin. Peki, Doğa Koleji’nde eğitim kesintiye uğrayacak mı? Okullar kapanacak mı?
Doğa Koleji’nde Eğitim Devam Edecek mi?
Can Holding’e düzenlenen son operasyonda 121 şirkete kayyum atandı ve bunlar TMSF’ye devredildi. Eğitim sektöründeki köklü kurumlardan Doğa Koleji de bu süreçten etkilendi.
TMSF, kurumların yönetiminde kamu yararının öncelikli olacağını vurgularken, Milli Eğitim Bakanlığı da eğitim faaliyetlerinin devam edeceğini açıkladı. İşte bakanlığın açıklaması:
Doğa Koleji’nin Sarsıntılı Geçmişi
Doğa Koleji, yıllardır mali ve yönetimsel sıkıntılarla mücadele ediyor. 2019 yılında maaşların ödenmemesi ve öğretmenlerin derse girmemesi nedeniyle okul kapılarında protestolar yaşanmıştı. O dönem okulun sahibi Metal Yapı Konut’du ve ciddi finansal sorunlarla boğuşuyordu.
Daha sonra okul, uzun süren pazarlıklar sonucu Can Holding’e satıldı. İmajını düzeltmek amacıyla İTÜ ETA Vakfı ile prestij anlaşması yapılmış ve okulun adı “İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji” olarak değiştirilmişti. Ancak anlaşmanın sona ermesiyle okul eski ismine döndü.
Can Holding Operasyonu Nedir?
Can Holding’e düzenlenen operasyon, Türkiye gündemini sarsan bir gelişme olarak öne çıkıyor. Operasyon kapsamında Habertürk, Show TV ve Bloomberg HT’nin de aralarında bulunduğu 121 şirkete kayyum atandı. Holding yöneticileri, kara para aklama, dolandırıcılık, kaçakçılık ve suç örgütü kurmak suçlamalarıyla soruşturma kapsamına alındı. Mali denetimler ve MASAK raporlarına göre; holding bünyesinde yasa dışı gelirlerin aklandığı, faturasız işlemler ve sahte belgelerle vergi yükümlülüklerinin azaltıldığı belirlendi. Ayrıca, çıkar amaçlı bir örgüt yapısı ile şirketler ve yönetim kurulları manipüle edilerek hukuki yaptırımlardan kaçılmaya çalışıldığı tespit edildi.