CHP’nin mahkemeye sunduğu itiraz dilekçesinde, siyasi parti kongrelerindeki seçimlere ilişkin itirazların yalnızca seçim kurullarında yapılabileceği hatırlatıldı. Mahkemenin bu alanda yetkisiz olduğu halde seçim sonuçlarına müdahale ettiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:

“Mahkeme kendisini seçim kurulu yerine koymuş, seçim sonuçlarına müdahale etmiştir. Kongre seçimleri ilçe seçim kurulu gözetiminde yapılmış ve mazbata ile kesinleşmiştir. Bu karar açıkça hukuka aykırıdır.”

“Somut delil yok”

Dilekçede, iptal ve tedbir kararının hiçbir somut delile dayanmadığı vurgulandı:

“Ülkenin birinci partisinin bir kongresi iptal edilmiş, ancak hangi somut delille bu kararların verildiği ortaya konmamıştır. İrade fesadı iddiası delillendirilememiştir. Hiçbir delegenin istemi dışında oy kullandığına ilişkin tespit bulunmamaktadır.”

“Anayasasızlaştırma süreci”

CHP, kararın yalnızca partiye değil, Türkiye’deki demokratik düzene de yönelik olduğunu savundu. Dilekçede şu ifadeler yer aldı:

“Dava, anayasasızlaştırma sürecinin bir parçasıdır. Daha önce açılan 9 davada reddedilen talepler, 10’uncu dava üzerinden tedbir kararıyla kabul edilmiştir. Böylece Anayasa’nın 67. ve 68. maddeleri by-pass edilmiştir. Karar, kimin partiyi yöneteceğine hükmetmektedir. Seçilmiş yöneticiler yerine mahkemece belirlenmiş kişilerin partiyi yönetmesi ihtimali doğmuştur. Eğer bu karar emsal alınırsa, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin dahi adliye mahkemeleri tarafından iptal edilmesi gündeme gelebilir.”

“Yargı eliyle tasfiye edilemez”

CHP’nin itiraz dilekçesi şu ifadelerle son buldu:

“2 Eylül 2025 tarihli ihtiyati tedbir kararı, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı olduğu kadar akla ve mantığa da aykırıdır. Bu karar yok hükmündedir. CHP, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsuru olarak yargı eliyle tasfiye edilemez.”