Eski bir dostla karşılaştığımızda, sevgilimizle buluştuğumuzda, bir ziyarete gittiğimizde ve hatta cenaze zamanları yaptığımız ilk şeylerden birisi birine sarılmaktır. Duyguları ifade etmenin en temel yollarından birisi olan sarılmanın neden bu kadar iyi hissettirdiği bilim dünyasında halen tartışılan bir konudur. Şu ana kadar yapılan araştırmaların sonuçları ise oldukça ilgi çekici.
Sarılmak nedir?
Sarılmak, temelde bir dokunma eylemidir ve dokunma, insan ilişkilerinde güçlü bir sosyal bağ kurma yöntemidir. İnsanlar, samimiyet derecesine göre birbirlerine farklı şekillerde dokunur. Örneğin, bir çocuğun başını okşayarak ona sevgi gösteririz ya da bir arkadaşımızın omzuna dokunarak destek olduğumuzu hissettiririz. Sarılma, bu dokunuşların en yoğun ve anlamlı formlarından biridir; sevgi, güven ve dayanışma gibi duyguları kelimelere gerek kalmadan iletir.
Beyindeki endorfini (mutluluk hormonu) daha fazla salgılatır
Sarılmanın anlık olarak iyi hissettirmesinin sebebi vücudumuzun duygusal bağ kurduğu bir bedenle temasa verdiği tepkidir. Derimizde bulunan ‘’afferent C tensel nöronlar’’, sadece tüylü deri bölgelerinde yer alır ve en hafif dokunuşlara bile tepki verir. Bu nöronlar acı, baskı, sıcak ve soğuk gibi bilgileri diğer sinirler gibi beyne iletse bu nöronların farkı beyne doğrudan bağlı olmalarıdır. Endorfin salgılamayı artıran bu nöronlar, vücuda bir ağrı kesici uygulanmış kadar etki eder ve rahatlama hissi yaratır.
Fiziksel ve psikoloji acı aynı bölgede hissedilir
Beynin fiziksel ve psikolojik acıyı işlediği bölgeler aynıdır. Bu nedenle, duygusal bir çöküntü yaşadığımızda ya da ağladığımızda birine sarılmak, tıpkı fiziksel bir yarayı sarmak gibi rahatlatıcı bir etki yaratır. Endorfinler, sadece acıyı dindirmekle kalmaz, aynı zamanda beynin ödül merkezlerini de harekete geçirir. Bu, sarılmanın bize haz vermesini ve bu davranışı tekrar etme isteği uyandırmasını sağlar. Örneğin, ağlayan birine sarıldığımızda onun gözyaşlarının dinmesi, hem onun hem de bizim kendimizi daha iyi hissetmemize olanak tanır.
Sarılmanın psikolojik boyutu
Sarılmak biyolojik bir tepkiden çok daha fazlasıdır. İnsan ilişkilerinin güçlenmesinin de temelini oluşturan sarılma eylemi güven, samimiyet ve empati gibi duyguları güçlendirir. Özellikle stres ve benzeri zor anlarda birine sarılmak, kortizol (stres hormonu) seviyelerinin düşmesine yardımcı olarak sakinleşmeyi de beraberinde getirir. Araştırmalara göre düzenli olarak sevdiklerine sarılan bireylerdeki anksiyete ve depresyon seviyesi daha düşüktür.