Louvre Müzesi denince akla gelen ilk eser olan Mona Lisa (La Gioconda), Leonardo da Vinci tarafından 1503-1506 yılları arasında resmedildi. Ancak Da Vinci, bu tabloyu siparişi veren Francesco del Giocondo’ya hiçbir zaman teslim etmedi; hayatının sonuna kadar yanında taşıdı ve üzerinde sürekli düzeltmeler yaptı.
Sanat tarihçilerine göre bu tablo, sadece bir tüccarın eşinin portresi değil, Leonardo’nun optik ve ışık üzerine yaptığı tüm çalışmaların birleştiği bir "optik illüzyon" harikasıdır.

Neden her yerden bize bakıyor?
Mona Lisa’nın en çok konuşulan özelliği, hangi açıdan bakarsanız bakın sanki gözlerinin sizi takip ediyormuş gibi görünmesidir. Leonardo, bunu "Sfumato" adını verdiği, renklerin ve tonların duman gibi birbirinin içinde eridiği bir teknikle başardı.
Göz kenarlarında ve ağız köşelerinde keskin hatlar kullanmayarak, ifadenin belirsiz kalmasını sağladı. Beynimiz bu belirsizliği tamamlamaya çalışırken, Mona Lisa’nın o anki ruh halini ve bakış yönünü sürekli değişiyormuş gibi algılar.

Büyük Skandal: Müzeden nasıl buharlaştı?
Tabloyu bugünkü devasa şöhretine kavuşturan olay, 1911 yılında gerçekleşen büyük hırsızlıktır. Müze çalışanı Vincenzo Peruggia, tabloyu ceketi altına saklayarak Louvre’dan çıkardı. Tablo iki yıl boyunca bulunamadı ve bu süreçte basın, Mona Lisa’nın boş kalan duvarının fotoğraflarını manşetlere taşıdı.
İnsanlar, artık orada olmayan tabloyu görmek için bile müzeye akın etti. Öyle ki, ünlü ressam Pablo Picasso bile tabloyu çaldığı şüphesiyle polis tarafından sorgulandı. Peruggia, tabloyu İtalya’da bir antikacıya satmaya çalışırken yakalandığında, Mona Lisa artık bir dünya yıldızıydı.

Kaşsız ve kirpiksiz bir güzelin gizemi
Mona Lisa’ya dikkatli baktığınızda kaşlarının ve kirpiklerinin olmadığını fark edersiniz. Uzun yıllar bunun dönemin modası olduğu ya da Leonardo’nun tabloyu bitirmediği sanıldı. Ancak 2007 yılında yapılan yüksek çözünürlüklü taramalar, Leonardo’nun aslında çok ince fırça darbeleriyle kaşları çizdiğini, fakat yüzyıllar süren temizleme ve restorasyon çalışmaları sırasında bu ince boya katmanlarının silindiğini ortaya çıkardı.
Arka plandaki manzara: Gerçek mi hayal mi?
Mona Lisa’nın arkasında uzanan puslu manzara, o dönem için devrim niteliğindeydi. Leonardo, "hava perspektifi" kullanarak uzaktaki dağları ve köprüleri daha mavi ve flu çizdi. Bu manzara tek bir yeri temsil etmez; doğanın vahşi ve dingin güçlerinin bir sentezidir. Tablodaki ufuk çizgisinin sağ ve sol tarafta farklı seviyelerde olması, izleyicinin bakış açısına göre kadının duruşunun değiştiği hissini uyandırır.






