18 Aralık 1975'te Avustralya'nın Adelaide şehrinde sanatçı bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Sia Kate Isobelle Furler için müzik, bir kaçıştan ziyade bir kaderdi. Ancak bu kader, ona dünyanın en büyük sahnelerini sunmadan önce hayatın en karanlık dehlizlerini gezdirdi. Bugün perukların arkasına saklanan o dev sesin hikayesi, sadece notalardan değil; kayıplardan, küllerinden doğuşlardan ve bir kimlik arayışından oluşuyor.
Kariyeri büyük bir trajediyle başladı
Sia, müzik kariyerine 90'lı yılların ortasında Adelaide yerelinde "Crisp" adlı bir asit caz grubuyla başladı. 1997 yılında grup dağıldığında, büyük hayallerle sevgilisi Dan Pontifex'in yanına Londra'ya gitme kararı aldı. Ancak hayatı, Londra yolundayken Tayland'da aldığı bir haberle altüst oldu: Sevgilisi Dan, bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Bu büyük kayıp, Sia'nın hayatında 6 yıl sürecek olan alkol ve uyuşturucu bağımlılığı döneminin başlangıcı oldu. Bu ağır depresyona rağmen Londra'da "Zero 7" grubuyla çalışarak sesini dünyaya duyurmaya başladı.
"Breathe Me" ile gelen kırılgan şöhret
2000'li yılların başında solo çalışmalarına ağırlık veren Sia, 2004 yılında "Six Feet Under" dizisinin finalinde kullanılan "Breathe Me" şarkısıyla küresel bir fenomen haline geldi. Ancak bu başarı, sanatçının sosyal kaygılarını ve panik ataklarını tetikledi. Şöhretin ağırlığını taşıyamayan ve Graves hastalığı (zehirli guatr) ile mücadele eden Sia, 2010 yılında radikal bir karar alarak sahne önünden çekildi. Amacı artık sadece "görünmez" bir şarkı yazarı olmaktı.
Perukların ardındaki küresel fenomen
Sahnelerden kaçan Sia, mutfakta bir devrim yaptı. David Guetta için yazdığı "Titanium" ve Rihanna için sadece 14 dakikada karaladığı "Diamonds" ile dünyanın en büyük "hit fabrikası" haline geldi. Kendi solo albümü "1000 Forms of Fear"ı çıkarmaya ikna edildiğinde, artık şöhretin kurallarıyla oynamayacağını ilan etti. Yüzünü devasa iki renkli perukların ardına gizleyerek, bedeniyle değil sesiyle var olacağı yeni imajını yarattı. "Chandelier" klibiyle başlayan bu süreç, onu dünyanın en gizemli ikonuna dönüştürdü.
Sia neden yüzünü saklıyor?
Sia, yüzünü gizleme kararını "Şöhretle uğraşmak istemiyorum, sadece müziğimle var olmak istiyorum" sözleriyle açıklıyor. Sanatçı, sıradan bir insan gibi markete gidebilmek, sokakta rahatça yürüyebilmek ve eleştirilerin dış görünüşüne değil sadece sesine odaklanmasını sağlamak için bu perukları bir kalkan olarak kullanıyor.
İki çocuk evlat edindi
Sia'nın hayatındaki dönüşüm sadece kariyeriyle sınırlı kalmadı. 2019 yılında, koruyucu aile sisteminden çıkan iki genci evlat edinerek anne oldu. Özel hayatındaki bu büyük adım, onun yıllardır süren iyileşme mücadelesinin bir parçasıydı. 2021 yılında yönetmenliğini üstlendiği "Music" filmiyle sinema dünyasında tartışmaların odağında kalsa da, sanatsal üretiminden asla ödün vermedi.
2023 yılında evlendi
2023 yılında Dan Bernard ile evlenerek özel hayatında huzuru bulan Sia, artık zaman zaman peruğunu çıkarıp hayranlarına gülümsemekten çekinmiyor. Kariyerinin başındaki o yıkılmış genç kadından, bugün müzik endüstrisini parmağında oynatan ve yaralarını sanatla saran bir bilgeye dönüştü. Sia Furler’in hikayesi, en büyük acıların bile doğru bir ifade yoluyla ölümsüz eserlere dönüşebileceğinin en canlı kanıtı olmaya devam ediyor.
