Bankalarda hesabında 10 bin TL’yi bile bulamayan mudi sayısı 2025 yılı Mart ayı itibarıyla 162 milyon 973 bin 185’e ulaştı. Bu grup, toplam mudilerin yüzde 89’unu oluştururken, bankalardaki 19.7 trilyon liralık toplam mevduattan yalnızca yüzde 0.7 oranında (139.4 milyar TL) pay alabiliyor.
BDDK verilerine göre, hesabında 1 milyon TL ve üzeri parası bulunan yurt içi yerleşik mudi sayısı 2 milyon 100 bin 154’e yükseldi. Bu kişiler, toplam mevduatın 15.3 trilyon TL’sine sahip durumda. Yani bankadaki paranın yüzde 78’i, toplam mudilerin sadece yüzde 1’ine ait. 2020 yılında bu oran yüzde 55 civarındaydı.
5 Yılda Derinleşen Uçurum
AKP’nin son beş yıldaki ekonomi politikaları bu tabloyu daha da ağırlaştırdı. "Nas" söylemiyle başlatılan düşük faiz deneyimi, rasyonel politikalara dönüşle sona erdi. Ancak bu süreçte ekonomik krizden en çok etkilenen dar gelirli kesim oldu; servet ise daha çok varlıklıların cebine aktı. Türkiye, gelir eşitsizliğinde dünyada en kötü sıralarda yer almaya başladı.
Zeybekci: 'Ben Parayı Faize Yatırırım'
AKP Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada yüksek faizlerin yatırım yerine tasarrufu teşvik ettiğini belirterek, “Ben parayı faizler bu kadar yüksekken faize yatırırım. Faizler yüzde 30’un altına gelirse o zaman insanlar parasını üretime yatırır” dedi. Ancak eleştirdiği bu faiz yapısı, hükümetin son yıllardaki ekonomi yönetiminin sonucu olarak şekillendi.
Faiz Geliri, Tüketim ve Enflasyonu Nasıl Tetikliyor?
Ekonomist İris Cibre’nin X hesabından yaptığı değerlendirmeye göre, yüksek mevduata sahip kesim her ay yaklaşık 400 milyar TL faiz geliri elde ediyor. Bu da kişi başına ortalama 291 bin TL’ye denk geliyor. Cibre, bu gelir seviyesinin lüks tüketime yönelimi artırarak fiyatları yukarı çektiğini söylüyor. Ayrıca serbest para piyasası fonlarında 655 milyar TL birikimi bulunan 162 bin yatırımcı da her ay 26.2 milyar TL kazanç sağlıyor.
