Ankara Sincan’da yaşayan 39 yaşındaki Jandarma Uzman Çavuş Emre Bozkurt, geçtiğimiz günün sabah saatlerinde bacanağı Uğur Balkoca tarafından pusuya düşürülerek vuruldu. Başından vurulan Bozkurt, olay yerinde hayatını kaybederken saldırganın olay yerinden yaklaşık 1 kilometre uzakta aynı silahla yaşamına son verdiği belirtildi.
Emre Bozkurt son yolculuğuna uğurlandı
Cenazesi Adli Tıp Kurumundan teslim alınan Bozkurt için Çimşit Mezarlığı camisinde öğle namazını müteakip resmi cenaze töreni düzenlendi. Evli ve iki kız çocuğu babası olan Bozkurt, gözyaşları arasında toprağa verildi.
‘’Saldırgan ile aralarında husumet yoktu’’
Bozkurt’un babası Ahmet Bozkurt, oğluyla saldırgan arasında husumet olduğu yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, saldırganın ruhsal problemleri olduğunu düşündüğünü belirtti.
Oğlunun ölümünün şokunu yaşayan baba şunları söyledi:
"Oğlum sabah servise binmek için evden çıktığı sırada bacanağı pusu kurmuş, ateş ettikten sonra kaçmış. Biraz ileride de intihar etmiş. Tüm bildiklerimiz bu kadar. Husumet olduğuna dair duyumlar tamamen haber kirliliğinden kaynaklanıyor. Saldırgan evleneli zaten 10 sene olmamış. Aralarında kavga veya husumet yoktu. Oğlum 12 senedir şehir dışında görevdeydi, geçen sene Ankara’ya tayini çıktı. Bacanağıyla neredeyse hiç görüşmezdi. Saldırganı ben de tanımıyorum. Psikolojik rahatsızlığının olduğunu tahmin ediyorum. Sağlıklı birinin kendi yaşamına son vereceğini düşünmüyorum"
‘’Oğlumla arkadaş gibiydik’’
Oğlu Emre Bozkurt’un kavgacı bir karaktere sahip olmadığını söyleyen Bozkurt, sözlerinin devamında şunlara yer verdi:
"Oğlumla arkadaş gibiydik. Pırlanta gibi bir kişinin böyle bir cinayete kurban gitmesini anlayamıyoruz. Oğlum herkesin yardımına koşan neşeli biriydi. Asker olmasına rağmen sivil hayatında bir kez bile silahla dışarıya çıkmamıştır. Küçük bir ekibi vardı, internetten yayın yapardı. Türkiye’den sevenleri hep burada, ziyaretimize geldiler. Ortaya çıkan iddialar bizi üzdü. Yaşanmamış şeylerin yaşanmış gibi yayıldığını duyuyoruz. Hepimizin içi yanıyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Canımızdan can gitti. Sözün bittiği yerdeyiz"
