Konya denince akla ilk gelen lezzet hiç kuşkusuz etliekmektir. Yüzyıllardır şehirle özdeşleşmiş, taş fırında pişirilen etli ve sebzeli ince hamur, Konya mutfağının simgesi haline gelmiştir. Etliekmek, şehrin gastronomi kimliğinin en güçlü sembollerinden biri olsa da, menülerde çok sık yer almayan, kimi Konyalıların bile adını ilk defa duyabileceği bir kültürel lezzet varyasyonu vardır: Recai.
Recai’nin doğuşu
Recai, adını 1960’lı yıllarda Konya’nın geleneksel etliekmek fırınlarından birine sık sık giden bir Konyalıdan alır. Yerel halk arasında “Recai amca” olarak anılan bu kişi, kendi damak zevkine uygun özel bir pide hazırlatırmış. Normal etliekmeğin dışına çıkarak hamurun üzerine zırhla parçalanmış dana eti koyar, üzerine yöresel Konya küflü peyniri serper ve fırında pişirildikten sonra eritilmiş tereyağı ile servis edilmesini istermiş. Zamanla fırıncılar bu tarifi “Recai’nin isteği” olarak anmaya başlamış ve kısa sürede adını taşıyan bir lezzet halini almış.

En iyi Recai nerede yenir?
Konya’ya gelenlerin büyük çoğunluğu etliekmek deneyimi yaşar, ancak Recai’yi gerçekten iyi yapan bir yerde tatma fırsatı bulmak her zaman kolay değil. Bu özel lezzeti deneyimleyebileceğiniz birkaç sayılı mekan bulunuyor. Öne çıkanlar arasında Halk Etliekmek, Recai’nin patenti olarak bilinirken, Ferah Etliekmek ise damakta unutulmaz bir tat patlaması yaşatan başka bir adrestir.
Neden herkes bilmiyor?
Günümüzde Recai, Konya fırınlarının menülerinde yaygın değildir. Yapılan araştırmalar, sadece sınırlı sayıda işletmenin bu özel lezzeti menüsünde bulundurduğunu göstermektedir. Bunun sebepleri arasında küflü peynirin modern damak zevklerinde daha az tercih edilmesi ve yeni neslin bu lezzete temkinli yaklaşması yer alır. Ayrıca etliekmek, tescilli bir ürün olarak güçlü bir kültürel kimliğe sahipken, Recai’nin coğrafi işareti veya yaygın tanınırlığı yoktur. Menü çeşitliliğinde öne çıkarılmaması da, yerel halkın bile bazen farkında olmamasına yol açar.
Recai, Konya mutfağının saklı hazinelerinden biri olarak, şehrin gastronomi tarihine dokunan eşsiz bir lezzet deneyimi sunar. Taş fırının sıcaklığında, tereyağı ve küflü peynirin birleştiği bu özel tarif, yalnızca damaklarda değil, kültürel hafızada da iz bırakıyor.





