İstanbul 7. İdare Mahkemesi, Martı'nın yaklaşık iki yıl önce açtığı davada kararını verdi. Mahkeme, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Martı’nın eulaşım lisansı başvurusunu reddetmesini hukuka aykırı buldu. Üstelik İBB’nin karara yaptığı itiraz da üst mahkeme tarafından reddedildi.

Bu karar, Martı’nın uygulama üzerinden sarı taksileri çağırmasına yasal zemin hazırladı. Şirket artık, yasal taksi plakası sahiplerinin yer aldığı sistemle entegre çalışabilecek. Ancak aynı platformda sunulan ve özel araçlarla verilen TAG (Tek Araçla Gidelim) hizmeti için aynı şey geçerli değil.

TAG hizmeti gri bölgede kalmaya devam ediyor

TAG, özel araç sahiplerinin başka yolcularla eşleşerek taşımacılık yaptığı bir sistem. Martı, bu modeli “yol arkadaşlığı” olarak tanımlıyor. Ancak hem İstanbul Taksiciler Odası hem de İBB bu hizmeti “korsan taşımacılık” olarak nitelendiriyor.

Yasal zemine oturmayan TAG modeli nedeniyle, hizmet veren araçlar Emniyet güçleri tarafından trafikten men edilebiliyor. Sürücülere ve hatta yolculara para cezası uygulanabiliyor. TAG sürücülerinin yaşadığı cezalara dair Martı’nın masrafları üstlendiği iddiaları ise henüz doğrulanmış değil.

Taksi sektörü baskı altında

İstanbul’daki taksi sistemi TAG ve benzeri alternatif hizmetler nedeniyle ciddi bir ekonomik baskı altında. Taksi plakalarının reel değerleri düşerken, gelirlerde de önemli bir erime yaşanıyor.

İBB'nin geçtiğimiz haftalarda açtığı yeni 150 plaka ihalesinde yalnızca 9 teklif gelmesi, piyasanın yaşadığı belirsizliğin somut bir örneği oldu. Ayrıca, minibüslerden dönüştürülen 8+1 taksilerin 4+1’e çevrilmesine onay verilmesi de rekabeti artıracak yeni bir adım olarak görülüyor.

Yasal taksi çağırmada yeni dönem

Martı, kazandığı dava sonrası e-ulaşım lisansı ile yasal taksi çağırma hizmetini büyütmeyi hedefliyor. Bu modelin yaygınlaşması, özellikle konforlu ve güvenli ulaşımı tercih eden yolcular için önemli bir alternatif olabilir. Sürücülerin de kazanç potansiyelini artırabilir.

Ancak TAG gibi, özel araçlarla gerçekleştirilen taşımacılık modelinin yasal bir statüye kavuşturulmadığı sürece ciddi riskler barındırdığına dikkat çekiliyor. Uzmanlara göre, sektörün teknolojik gelişmelere ayak uydurabilmesi için yasal zeminde netlik sağlanması şart.