İslam tasavvufu içinde kendine özgü bir yere sahip olan Melâmîlik, ibadet ve manevi yolculuğun gizli tutulmasını, gösterişten uzak yaşamayı ve kişinin nefsini dıştan değil içten terbiye etmesini esas alan bir anlayış olarak tanımlanıyor. Tarih boyunca farklı coğrafyalarda etkili olan Melâmîler, hem düşünsel yaklaşımları hem de sade yaşam pratikleriyle dikkat çekti.

Kökeni horasan tasavvufuna dayanıyor

Melâmîlik, 9. yüzyılda Horasan bölgesinde ortaya çıkan bir tasavvuf hareketi olarak kabul ediliyor. Hareketin öncülerinden biri olarak kabul edilen Hamdûn el-Kassâr’ın öğretileri, Melâmîlik düşüncesinin temelini oluşturdu. Melâmîlere göre kişi, yaptığı iyilikleri gizlemeli, ibadetten dolayı övgü beklememeli ve hiçbir şekilde riyaya düşmemeliydi.

Melamîlerin temel ilkeleri: İbadeti gizlemek

Melâmîlikte en belirgin kural, ibadet ve manevi amellerin halktan saklanmasıdır. Melamîler, takvayı dış görünüşle değil, içsel bir disiplinle tanımlar. Bu nedenle gösteriş olarak algılanabilecek özel kıyafetler, semboller ya da belirgin ritüeller kullanmazlar. Amaç, “insanların değil, Allah’ın rızasını gözetmek” olarak ifade edilir.

Tarihte üç dönemde Melâmîlik

Tarihçiler, Melâmîliği üç ana dönemde inceler:

  • Horasan Melâmîliği: Hareketin ilk çıktığı dönem.
  • Anadolu Melâmîliği (Bayramî-Melâmîlik): 15. yüzyılda Hacı Bayram-ı Velî’nin takipçileri arasında yayılan şekli.
  • Üçüncü Devre Melâmîliği: 19. yüzyılda ortaya çıkan, daha çok şehirli dervişler arasında yayılan dönem.

Her dönemde temel öğreti aynı kalsa da Melâmîlik farklı sosyal çevrelerde yeni yorumlarla yaşamaya devam etti.

Melamîlik bugün nasıl anılıyor?

Günümüzde Melâmîlik, çoğu zaman “gizli dervişlik”, “riyasızlık akımı” ya da “tevazu kültürü” şeklinde tanımlanıyor. Tartışmaların odağında ise Melâmîliğin kapalı bir yapıya sahip olup olmadığı ve modern toplumda nasıl bir karşılık bulduğu soruları yer alıyor.

Tasavvuf geleneğinde özgün bir konum

Melâmîlik, tasavvuf tarihinde hem eleştirilmiş hem de takdir görmüş ekollerden biri. Tanınmayı reddeden, ibadeti gizleyen, sosyal hayatta sıradan biri gibi davranmayı öğütleyen bu anlayış, birçok araştırmacı tarafından "en radikal tevazu ekollerinden biri" olarak değerlendiriliyor.

Melamîlerin kökeni, inanç yapısı ve tarihsel etkileri üzerine yapılan çalışmalar sürerken, hareketin sade ve gösterişten uzak yaklaşımı günümüzde de ilgi çekmeye devam ediyor.

Türkiye’de Melâmîlik üzerine yazılan başlıca kitaplar nelerdir?

Türkiye’de Melâmîliği inceleyen geniş bir akademik ve tasavvufi literatür dikkat çekiyor. Bu alanda öne çıkan eserlerden bazıları şunlardır:

– “Melâmîlik ve Melâmîler” – Mustafa Kara
Hareketin tarihsel gelişimini anlatan en kapsamlı Türkçe çalışmalardan biridir.

– “Melâmîlik: Bir Tasavvuf Okulu” – Abdulbaki Gölpınarlı
Türkiye’de Melâmîlik araştırmalarının kurucu metinlerinden kabul edilir.

– “Melâmîlik ve Melâmîler: Bayramî–Melâmî Geleneği” – Reşat Öngören
Özellikle Anadolu’daki ikinci devre üzerine yoğunlaşan akademik bir eserdir.

– “Melâmîlik ve Tasavvuf” – İsmail Kara
Hareketin düşünsel çerçevesi ve modern dönem yorumları üzerine yapılmış önemli bir çalışma.

– “Üçüncü Devre Melâmîliği” – A. Yaşar Ocak
19. yüzyılda ortaya çıkan üçüncü dönem Melâmîliğini tarihsel bağlamıyla inceleyen bir araştırmadır.

– “Melâmîlik ve Kalenderîlik Arasında” – Ahmet Yaşar Ocak
Melâmîliğin farklı tasavvuf ekolleriyle ilişkisini tartışan detaylı bir analizdir.

Bu eserler, hem tarihî Melâmîlik anlayışını hem de hareketin Türkiye’deki yansımalarını anlamak açısından temel kaynaklar olarak kabul ediliyor.