Yıllarca tarih kitaplarında kambur yürüyen, hırıltılar çıkaran ve sadece kaba güç kullanan "ilkel" canlılar olarak resmedildiler. Ancak son yıllarda yapılan devrim niteliğindeki arkeolojik keşifler, Neandertaller hakkındaki tüm ezberleri bozdu. Ancient Origins'in derlediği kapsamlı dosya, bu "uzak kuzenlerimiz" hakkındaki 10 büyük mitin aslında birer şehir efsanesinden ibaret olduğunu kanıtlıyor.

1. Taş Devri'nin gizli mühendisleri

On yıllarca Neandertallerin sadece basit sivriltilmiş taşlar kullandığı sanıldı. Oysa Fransa'daki Abri du Maras kazıları, onların liflerden ip büktüğünü ve modern insana (Homo sapiens) özgü olduğu sanılan karmaşık mızrak uçları ürettiğini ortaya koydu. Hatta Hollandalı bilim insanları, Neandertallerin deri işlemek için geliştirdikleri özel teknikleri modern insanlara öğrettiğini düşünüyor.

2. Hırıltı değil, koyu bir muhabbet

En yaygın efsane, konuşma yetilerinin olmadığıydı. Ancak İsrail'deki Kebara Mağarası'nda bulunan 60 bin yıllık bir "dil kemiği" (hyoid), 3D röntgenle incelendiğinde modern insanınkile birebir aynı mekanik yapıya sahip çıktı. Bu, onların da bizim gibi karmaşık bir dil kullandığının, hatta belki de dedikodu yaptıklarının en güçlü kanıtı.

3. Ölüye saygı ve ilk cenaze törenleri

"Vahşi" oldukları için ölülerini umursamadıkları sanılıyordu. Oysa Fransa'daki La Chapelle-aux-Saints mağarasındaki bulgular, Neandertallerin ölülerini sadece gömmekle kalmayıp, mezarlarına özen gösterdiklerini kanıtladı. 70 bin yıllık bir çocuk mezarında, çocuğun cenin pozisyonunda dikkatlice yerleştirildiği ve üzerinin şefkatle örtüldüğü görüldü.

4. Mağarada "oda"' sistemi: Mutfak ayrı yatak ayrı

Onların mağaralarda rastgele yaşayan pasaklı göçebeler olduğu büyük bir yanılgı. İtalya'daki bulgular, Neandertallerin son derece titiz olduğunu gösteriyor. Mağara içinde mutfak, yatak odası ve atölye gibi bölümleri birbirinden ayırıyor, yaşam alanlarını organize ve temiz tutuyorlardı.

5. Gurme menü: Şifalı otlar ve pişmiş yemek

"Sadece çiğ et yiyen etoburlar" efsanesi de çöktü. İspanya'daki El Sidrón mağarasında bulunan diş plakları, Neandertallerin sebzeleri pişirerek yediklerini ortaya çıkardı. Daha da ilginci, papatya ve civanperçemi gibi acı ama şifalı bitkileri bilinçli olarak tüketip kendi kendilerini tedavi ediyorlardı.

6. Şefkatli ebeveynler: Çocuklar baş tacıydı

York Üniversitesi'nin araştırması, Neandertal çocuklarının toplumda özel bir yeri olduğunu gösterdi. Hasta çocuklar ölüme terk edilmiyor, yıllarca bakılıyor ve hayatlarını kaybettiklerinde yetişkinlerden daha özenli törenlerle uğurlanıyordu. Bu, aralarındaki güçlü duygusal bağların en net göstergesi.

7. İlk sanatçılar: Mağarada flüt sesi

Sanat sadece bize özgü sanılırdı ama İspanya'daki 40.800 yıllık kaya resimlerinin altında onların imzası olabilir. En çarpıcı kanıt ise Slovenya'dan geldi: 60 bin yıllık delikli bir ayı kemiğinin (Divje Babe flütü), dünyanın bilinen en eski müzik aleti olduğu ve Neandertallerin müzik yaptığı tezi giderek güçleniyor.

8. İlk sosyal güvenlik: Yaşlılara yardım edilirdi

"La Chapelle Yaşlısı" olarak bilinen 56 bin yıllık iskelet, empati yeteneklerini kanıtladı. Dişleri dökülmüş ve artrit yüzünden yürüyemeyen bu yaşlı adam, grubu tarafından ölüme terk edilmemişti. Aksine, yemeği çiğnenerek ağzına verilmiş ve yıllarca hayatta kalması sağlanmıştı.

9. Yasak aşk: İnsanla karışan kanımız

Eskiden iki türün birbirinden tamamen kopuk olduğu, hatta düşman olduğu sanılırdı. Ancak DNA analizleri, Neandertaller ile Homo sapiens'in binlerce yıl yan yana yaşadığını ve çiftleştiğini kanıtladı. Bugün modern insanın gen haritasının %20'si, bu "yasak aşkların" mirasını taşıyor.

10. Atamız değil, "uzak kuzenimiz"

Medyadaki yanlış algının aksine, Neandertaller bizim doğrudan atamız (büyük babamız) değil. Onlar, evrim ağacının farklı bir dalında yer alan "uzak kuzenlerimiz". Ancak genetik karışım sayesinde, onların mirası bugün hala hücrelerimizde yaşıyor.