Bilim

Bilim insanları "görünmez" gezegenleri nasıl buluyor?

Karanlıkta bir ateş böceğini aramak gibi... Peki bilim insanları trilyonlarca kilometre ötedeki gezegenleri nasıl buluyor?

Gece gökyüzüne baktığınızda gördüğünüz o ışıltılı noktaların etrafında dönen başka dünyalar, başka yaşam ihtimalleri var. Ancak Wired dergisinin derinlemesine analizine göre, bir "ötegezegen" (exoplanet) keşfetmek, kozmik okyanusta bir kum tanesini aramaktan farksız. Astronomlar, yıldızların kör edici ışığı altında saklanan bu gezegenleri bulmak için sadece teleskoplarına değil, adeta bir dedektif gibi iz sürme yeteneklerine güveniyor. İşte modern bilimin o "görünmez" dünyaları ortaya çıkarma yöntemleri.

Yıldızın önündeki gölge oyunu

Astronomların en sık başvurduğu ve bugüne kadar binlerce gezegeni ortaya çıkaran yöntem "Geçiş" (Transit) tekniğidir. Mantığı oldukça basittir: Bir gezegen, yörüngesindeki yıldız ile Dünya'nın arasından geçerken yıldızın ışığını çok küçük bir oranda keser. NASA'nın ünlü Kepler ve TESS teleskopları, yıldızların parlaklığındaki bu mikroskobik "göz kırpmaları" takip ederek binlerce yeni dünya keşfetti.

Görünmez dans partneri

Gezegenleri doğrudan göremesek de, yıldızlar üzerindeki etkilerini hissedebiliriz. "Radyal Hız" yöntemi, bir yıldızın uzayda hafifçe sallanmasına odaklanır. Çünkü gezegenler yıldızın etrafında dönerken, kütle çekimleriyle onu kendilerine doğru çekerler. Yıldızın renginde ve hareketinde meydana gelen bu "yalpalama" (Doppler etkisi), orada görünmeyen bir dans partneri, yani bir gezegen olduğunu ele verir.

Kör edici ışığı maskelemek

En zorlu yöntemlerden biri ise "Doğrudan Görüntüleme"dir. Kilometrelerce ötedeki bir deniz fenerinin (yıldız) hemen yanındaki bir ateş böceğini (gezegen) görmeye çalışmak gibidir. Bilim insanları, "koronograf" adı verilen özel disklerle yıldızın kör edici ışığını fiziksel olarak bloke eder. Yıldız karanlıkta bırakıldığında, etrafındaki sönük gezegenlerin fotoğrafını çekmek mümkün hale gelir. Bu yöntem genellikle genç ve hala sıcak olan gezegenlerde işe yarar.

Uzayın doğal büyüteci

Einstein'ın Görelilik Teorisi'ne dayanan "Kütleçekimsel Merceklenme" ise uzayın kendi fiziğini kullanır. Eğer uzak bir yıldızın önünden bir gezegen geçerse, gezegenin kütlesi arka plandaki ışığı büker ve bir mercek gibi davranarak parlaklığı artırır. Bu anlık parlamalar, çok uzak mesafelerdeki gezegenleri ele veren nadir ama etkili ipuçlarıdır.

Teknoloji geliştikçe, bu yöntemler sadece gezegenleri bulmakla kalmayıp, atmosferlerini ve yaşam izlerini de koklamamıza olanak sağlayacak.