Nedir?

Bilinçdışı önyargılarla yüzleşme zamanı: Beynimiz karar alma sürecini nasıl etkiliyor?

İnsanın iradeye sahip olması onu özgür kılsa da karar alma sürecinde beynimizin derinliklerindeki bilinçdışı önyargılar doğrudan etkili. Her bireyin beyninin farklı işlediği göz önüne alındığında bu farklılıklar, hangi önyargılara yatkın olduğumuzu belirliyor.

Karar alma sürecinde özgür olduğumuz düşüncesi, beynimizin derinliklerinde bulunan bilinçdışı önyargılar yüzünden boşa çıkan bir kalıptır. Her bireyde farklı işleyen beynimiz, çeşitli türlerdeki önyargılara yatkın olduğu için günlük hayattaki kararlarımızı şekillendiriyor.

Kararlarımızı bilinçdışı önyargılar şekillendiriyor

Doğrulama önyargısı, mevcut inançlarımızı destekleyen bilgilere odaklanmamıza neden olurken, tutuculuk önyargısı görüşlerimizi değiştirmeyi zorlaştırıyor. Empati boşluğu, farklı duygusal durumlarda duyguların kararlarımıza etkisini doğru değerlendirmemizi engelliyor.

Çapa önyargısı, ilk aldığımız bilgiye gereğinden fazla bağlı kalmamıza yol açarken, seçim destekleme önyargısı yaptığımız seçimleri haklı çıkarma çabasına sürüklüyor.

Olumsuz deneyimleri daha fazla göz önünde tutmamıza sebep olan olumsuzluk önyargısı, kalabalığın peşinden gitme anlamına gelen sürü psikolojisiyle birleştiğinde karar almayı daha da karmaşık bir hale sokuyor.

Kendi kontrol gücüne aşırı güvenen insanlarda bulunan irade önyargısı, kısaca kendimize aşırı güvenme anlamı taşıyor. Frekans yanılsaması yeni öğrendiğimiz şeyleri her yerde görüyormuşuz hissini uyandırdığından halk arasında dejavu olarak bilinen durumla özdeştirilir.

Devekuşu etkisi, olumsuz gerçeklerden kaçınmamıza; sıfır risk önyargısı ise küçük riskleri tamamen ortadan kaldırmayı, daha büyük riskleri azaltmaya tercih etmemize yol açıyor.

Statüko önyargısı, değişime kapalı olan veya direnç gösteren bireylerde sıkça görülür. Ölçek duyarsızlığı ise büyük sayılar karşısında tepkisiz kalınmasına verilen bir durumdur.

Beklenti etkisi, yakalamak istediğimiz bir başarıyı beklentilerimizin şekillendirmesi sonucunda yaşadığımız bir durum iken aşırı güven önyargısı ise risk alma konusunda sınır tanımamamız anlamına geliyor.

Temel yükleme hatasında ise bir kişinin davranışını duruma göre değil de kişisel özelliklere bağlamamıza sebep olur.

Tepkisellik önyargısı, yasaklara tepki olarak tersini yapma dürtüsü uyandırıyor. Seçici dikkat, yalnızca önemli gördüğümüz bilgilere odaklanmamızı sağlarken, sağ kalma önyargısı başarı hikayelerine bakarak her şeyin kolay göründüğü bir yanılsama yaratıyor.

Bu ve bunun gibi önyargı durumları günlük hayattan iş hayatına, aşk hayatından politik tercihlere kadar her alanda verdiğimiz kararları etkiliyor. Uzmanlara göre bu önyargılara karşı en etkili çözüm ise onların farkına varmak ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek.