Türkiye’de üniversitelerde yapılan atamalar tartışma konusu olmaya devam ediyor. Akademik liyakat yerine akrabalık ilişkilerinin ve kişisel yakınlıkların öne çıkması, yükseköğretim kurumlarının güvenilirliğini zedeliyor.
Çaycıdan Genel Sekreterliğe
Sözcü'den Saygı Öztürk'ün dün yayınladığı köşe yazısına göre; Konya’daki bir üniversitede yaşanan atama süreci, bu tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Söz konusu üniversitede çaycı olarak göreve başlayan bir personelin, kısa sürede sırasıyla memurluk, daire başkanlığı ve genel sekreter yardımcılığı görevlerine getirildikten sonra, en sonunda genel sekreterlik koltuğuna oturması dikkat çekti.
Rektörün Kuzeni Üniversiteye Taşındı
Aynı üniversitenin rektörü ise Antalya’da bir kurumda görev yapan amcaoğlunu, kurumlar arası nakil yöntemiyle üniversiteye aldırdı. Akademik geçmişi bulunmayan kuzen, hiçbir üniversite deneyimi olmamasına rağmen doğrudan genel sekreter yardımcılığı görevine atandı.
Benzeri örnekler yalnızca akademik kadrolarla sınırlı değil. Üniversite yönetimlerinde de rektörlerin, kurum işleyişinden bihaber ve deneyimsiz isimleri kritik görevlere getirmesi artık olağan hale geldi. Bu durum, üniversitelerin hem itibarını zedeliyor hem de liyakat ilkesini tartışmaya açıyor.
