İnsanlık yıllardır "Mars'ta su var mı?" sorusuna kilitlenmişken, Güneş Sistemi'nin asıl sürprizi Satürn'ün sisli ve devasa uydusu Titan'dan geldi. Hawaii Üniversitesi'ndeki bilim insanlarının öncülük ettiği yeni bir çalışma, Titan'ın yüzeyindeki o meşhur "kraterlerin" sandığımız gibi uzaydan gelen taşların çarpmasıyla oluşmadığını ortaya koydu. Bilim dünyasını sarsan teoriye göre, bu devasa çukurlar aslında uydunun içinden dışarıya doğru patlayan, donmuş bir metan bulamacının yarattığı "biyolojik koridorlar" olabilir. Eğer bu teori doğruysa, Titan sadece soğuk bir kaya parçası değil, kabuğunun altında vıcık vıcık bir yaşam çorbası kaynatan devasa bir laboratuvar.
Göktaşı değil, içeriden gelen devasa bir patlama
Yıllarca astronomlar Titan'ın yüzeyindeki sığ ve garip şekilli halkaları, atmosferin kalınlığından dolayı yavaşlayan göktaşlarının yarattığı sönük kraterler sanıyordu. Ancak yeni bilgisayar modelleri, senaryoyu tamamen değiştirdi. Teoriye göre, Titan'ın buzlu kabuğunun altında, metan klatrat adı verilen ve su buzu kristallerinin içine hapsolmuş metan gazından oluşan, "kardan helva" kıvamında bir katman bulunuyor. Antik dönemlerde Titan'ın atmosferi ısındığında veya kabuk hareketlendiğinde, bu kararsız yapı tıpkı bir düdüklü tencere gibi basınçla patladı. Bu patlamalar, yüzeyde göktaşı kraterine benzeyen ama aslında içeriden dışarıya doğru püsküren devasa "halka ovaları" yarattı. Yani Titan, milyarlarca yıldır kendi kendini içeriden bombalayarak şekillendiriyor.
Kardan helva gibi bir zemin: Metan Klatratlar
Bu keşfi heyecan verici kılan asıl detay, "metan klatrat" maddesinin yapısında gizli. Bu madde, katı bir kaya gibi değil, daha çok erimekte olan buzlu bir içecek (slushy) kıvamında. Patlamalar sırasında bu yarı sıvı, yarı buzlu karışım yüzeye çıkarken devasa yeraltı tünelleri ve mağara sistemleri oluşturdu. Bilim insanları bu süreci, Dünya'daki volkanik tüplerin oluşumuna benzetiyor; ancak burada akan şey lav değil, -179 derecedeki organik maddelerle dolu buzlu bir çamur. Bu tüneller, yüzeydeki dondurucu soğuktan korunmak isteyen herhangi bir mikrobiyal yaşam formu için Güneş Sistemi'ndeki en mükemmel sığınak olabilir.
Yeraltındaki o sıcak ve sulu koridorlarda kimler yaşıyor?
Biyologlar için "yaşam", su ve organik moleküllerin bir araya gelip enerjiyle buluştuğu yerlerde başlar. Titan'ın bu yeni keşfedilen tünelleri tam da bu "Altın Oran"ı sunuyor. Yüzeydeki hidrokarbonlar (metan ve etan nehirleri) bu patlamalar ve tüneller aracılığıyla yeraltındaki tuzlu su okyanusuna karışıyor olabilir. Bu karışım noktaları, tıpkı Dünya okyanuslarının derinliklerindeki hidrotermal bacalar gibi, biyolojik yaşamın filizlenmesi için kusursuz bir "çorba" yaratıyor. Eğer Titan'da bir yaşam varsa, onları yüzeydeki göllerde değil, bu "slushy" tünellerin sıcak ve besin dolu derinliklerinde aramamız gerekiyor.
NASA’nın yusufçuğu "Dragonfly" oraya inmek için gün sayıyor
Bu çalışma sadece kağıt üzerinde bir teori olarak kalmayacak. NASA'nın 2027'de fırlatmayı planladığı ve 2034'te Titan'a inecek olan nükleer enerjili drone'u Dragonfly (Yusufçuk), tam da bu teorinin merkezine, Selk Krateri'ne iniş yapacak. Selk Krateri, bilim insanlarının "patlama ve karışım" teorisine en çok uyan bölge. Dragonfly, bu bölgedeki buz ve organik madde örneklerini inceleyerek, milyarlarca yıl önce orada bir "metan patlaması" olup olmadığını ve daha da önemlisi, o buzlu çamurun içinde kımıldayan mikroskobik bir "kuzenimizin" olup olmadığını araştıracak. Belki de evrendeki yalnızlığımız, Mars'ın kızıl kumlarında değil, Titan'ın o vıcık vıcık buz tünellerinde son bulacak.