16. yüzyılda Loire Vadisi’nin şatolarında yaşamış, tüylerle kaplı bir genç adam… Bugün Güzel ve Çirkin masalının ilham kaynağı olan kişi, Petrus Gonsalvus. Masalların ve Disney filmlerinin aksine onun hikayesi bir peri masalından çok daha karanlık, ama bir o kadar da büyüleyici.
Hikâye, 1500’lü yıllarda Kanarya Adaları’ndaki Tenerife’de başlıyor. Tüm vücudu yoğun tüylerle kaplı bir çocuk bulunduğunda, insanlar ona “canavar” gözüyle baktı. Kimse onun insan mı yoksa bir tür yaratık mı olduğunu tam olarak anlayamadı. Oysa Petrus, nadir bir genetik rahatsızlık olan konjenital hipertiroidizm ile dünyaya gelmişti. Bugün bile dünya genelinde 100’den az vaka kayıtlı.
Ama onunla insan gibi davranmak yerine, Petrus’a bir kafes verildi, konuşmasına izin verilmedi ve çiğ etle beslendi. Tüm bunlar, ziyaretçilerin eğlencesi için yapılıyordu.

Fransa kralına hediye edildi
Bir süre sonra, Petrus, Fransa’ya, 1547’de Kral II. Henri’nin taç giyme töreni için hediye olarak gönderildi. O dönemin soyluları, nadir görülen insan “garipliklerini” birer statü sembolü olarak topluyordu.
Fransa’ya vardığında, küçük Petrus bir zindanda tutuldu ve doktorlar korku içinde onu inceledi. Ama karşılarında korkutucu bir canavar değil, sakin ve akıllı bir çocuk vardı. Henri II, ona Petrus Gonsalvus adını verdi ve Loire Vadisi’nde bir şatoya yerleştirdi. Kral, çocuğun zekâsını fark ederek onu Latince, Fransız edebiyatı ve hatta askerlik dersleriyle eğitti. Tüylerin ardında gerçek bir prens vardı.
Kral ölünce hayatı yerle bir oldu
Ancak Petrus’un hayatı, kralın 1559’daki trajik ölümüyle değişti. Artık koruyucusuzdu ve Catherine de’ Medici’nin zalim ellerine düştü. Kraliçe, Petrus’a karşı acımasızdı; onu sürekli aşağılıyor, bir hayvan gibi muamele ediyordu.
Petrus Gonsalvus, Catherine de’ Medici’nin kraliyet “deneyi” kapsamında evlendirildi. Kraliçe, Petrus’un karısının onu gördüğünde şok olmasını ve bu evliliğin bir tür genetik “deney”e dönüşmesini planlamıştı. Ama işin sürprizi, Petrus’un eşi Catherine başlangıçta onu beğenmemişti; onun tuhaf görünümü ve tüyleri ilk başta korkutucu gelmişti. Fakat zamanla Petrus’un entelektüel zekâsını, kibar ve kültürlü tavırlarını gördü; Latince, Fransız edebiyatı ve askerlik bilgisini fark edince ona aşık oldu.
Çocukları aristokratlara hediye olarak verildi
Petrus’un yedi çocuğu oldu; bunlardan dördü babalarının nadir genetik rahatsızlığını taşıyordu. Ne yazık ki, Kral Henri artık hayatta olmadığı için, çocuklar aristokratlar arasında birer “hediye” gibi elden ele verildi. Aile portreleri ise Avrupa’da büyük ilgi gördü ve bu durum, modern anlamda ilk “freak show”ların ortaya çıkmasına ilham kaynağı oldu.
Güzel ve Çirkin masalına konu oldu
1740’ta Gabrielle-Suzanne Barbot de Villeneuve, Petrus’tan esinlenerek Güzel ve Çirkin masalını yazdı. Masalda, çirkin bir yaratığın, içindeki iyi kalbi ve zekâsıyla sevgiye ulaşması anlatılıyordu. 1756’da Jeanne-Marie Leprince de Beaumont tarafından yeniden kaleme alınan hikâye, 1946’da Jean Cocteau tarafından sinemaya aktarıldı.
Günümüzdeyse masal, sayısız uyarlamayla hayat bulmaya devam ediyor. 1991 yapımı Disney animasyonu, 2017’de Emma Watson’ın başrolünde olduğu canlı aksiyon filmi, televizyon dizileri ve tiyatro oyunlarıyla farklı biçimlerde yeniden yorumlandı.








