Kediler… O zarif, kendine has dünyasında gezen sessiz avcılar. Onları izlemek çoğu zaman büyüleyici, ama bir musluğun altından akan suya veya banyoya yaklaşmalarını beklemek çoğu ev sahibini hayal kırıklığına uğratır. Peki, neden kediler suyu bu kadar sevmez? Bilimsel açıdan bakıldığında, bu sadece “kedi suyu sevmez” klişesinin ötesinde, evrimsel köklerden davranışsal alışkanlıklara kadar uzanan bir hikâyeye dayanıyor.
Evrimsel alışkanlıkların modern yansıması
Evcil kediler, binlerce yıl önce Afrika’nın sıcak ve kurak bölgelerinde yaşamış yabani kedilerin torunlarıdır. Bu atalar, su birikintilerini nadiren gördü; suyun içinde avlanmak onların gündeminde hiç yoktu. Öyle ki kedilerin anatomisi, suyla uzun süre temas etmeyi gerektirmeyen bir yaşam için tasarlanmıştı.
Bugün evimizin minik avcıları, suyla karşılaştığında evrimsel hafızalarını açığa çıkarıyor: Şaşkın bakışlar, kaçış girişimleri ve tüylerini kabartmaları aslında milyonlarca yıllık bir alışkanlığın modern izdüşümü. Suyun içinde olmak, onların doğal konfor alanının dışında bir durum.
Kediler ıslandığında tüyleri ağırlaşıyor
Kedilerin tüyleri sadece güzellikleri için değil, hayatta kalmaları için kritik bir rol oynar. Su, bu tüyleri ağırlaştırır ve ısı yalıtımını bozar. Islanmış bir kedi, sadece hareket etmekte zorlanmaz; aynı zamanda vücut ısısını kaybeder, üşür ve rahatsız olur. Bir başka deyişle, su kediler için konforsuzluk demektir. Bu yüzden “kedi suyu sevmez” denildiğinde, işin arkasında basit bir temizlik sorunundan ziyade fiziksel bir rahatsızlık hissi yatar.
Kediler ıslandığında stes yaşar
Kediler için koku, dünyayı anlamanın en temel yollarından biridir. Musluk suyu, durgun su veya klorlu şebeke suyu, kedilerin hassas burunları için yabancı ve bazen rahatsız edici gelebilir. Suya değen tüyler ve bıyıklar, onların çevresel algısını da etkiler; suyun dokusu ve ağırlığı, kediyi savunmasız hissettirebilir. Kısacası, suya temas kedilerde hem fiziksel hem de duygusal bir stres yaratabilir.
Kediler kontrolü seven canlılardır. Evlerinin ve rutinlerinin dışına çıkan her durum, onları huzursuz edebilir. Suyun içinde olmak, kedinin çevre üzerinde hissettiği kontrolü kaybetmesine neden olur. Küçük yaşta zorla yapılan banyolar ya da kazara suya düşmeler, kedilerin “su = stres” formülünü öğrenmesine yol açar. Bu davranış, öğrenilmiş bir kaçınma stratejisidir ve genellikle ömür boyu sürer.
Her kedi aynı değil
Elbette her kedi suyu sevmez diye bir kural yok. Bazı ırklar, örneğin Van Kedisi ve Maine Coon, suyla oynamayı sever. Bazı bireyler, akan suyu gözlemlemekten veya küçük bir su kabına patilerini sokmaktan keyif alır. Bu farklılıklar, genetik miras, erken yaşta öğrenilen deneyimler ve kedinin karakteriyle ilgilidir. Her kedi, suyla kendi ilişkisini kurar; bazıları maceraperest, bazıları ise temkinli.
Kediler ve su hakkında doğru bildiğiniz yanlışlar
Çok sık duyduğumuz bir yanılgı var: “Kediler yüzemez.” Aslında kediler yüzme yeteneğine sahiptir, ama çoğu için bu doğal bir davranış değildir. Suya alışkın olmayan kediler, yüzebilseler bile sudan kaçmayı tercih eder. Öte yandan “tüm kediler sudan nefret eder” demek de doğru değildir. Karakter, deneyim ve ırk faktörleri, kedinin suyla ilişkisini belirler.
Kediler, evrimsel alışkanlıkları ve rahatsızlıkları nedeniyle suyu sevmez
Kedilerin suyu sevmemesi, basit bir keyifsizlikten çok daha fazlasını anlatır. Evrimsel geçmiş, fiziksel yapı, duyusal hassasiyet, psikolojik kontrol ihtiyacı ve bireysel karakter, hepsi bir araya gelerek bu davranışı şekillendirir. Kedilerin suyla mesafeli ilişkisi, milyonlarca yıllık bir miras ve modern yaşamın günlük deneyimleri arasında bir köprü gibidir.
Belki de bu yüzden onları seyrederken büyüleniyoruz: Suya mesafeli durmaları, onları sıradan ev hayvanlarından çok doğal avcılarının küçük birer yansıması haline getiriyor. Kediler, tüyleri kabarmış ve suya aldırmadan etrafı gözlemlerken, aslında geçmişin ve bugünün birleşiminde kendilerine özgü bir denge kuruyorlar.








