2 Haziran 1986, Bandırma… Atalay Filiz, Türkiye’nin en karmaşık ve ürkütücü seri katillerinden biri olarak tarihe geçti. Balıkesir’in Bandırma ilçesinde doğan Filiz, eski bir tümgeneral olan babası İlhan Filiz’in görevi nedeniyle çocukluk yıllarını önce Ankara’da, ardından İstanbul’da geçirdi. Okullarında zeki ve uyumlu bir öğrenci olarak bilinen Atalay, ilkokuldan itibaren gazetelerdeki gizli mesajlara takıntılı bir hale gelmişti.

Eğitim hayatı, garip tercih ve saplantılar

Muhabbet Kuşuna Benzeyen Seri Ktil Atalay Filiz3

1997’de prestijli Galatasaray Lisesi’ni kazanan Filiz, 8 yıllık başarılı bir eğitim sürecinden sonra 2005 yılında ÖSS sınavına girdi. Ancak yaptığı itirafa göre, bu sınavı kazanmak istememiş, soruları bilerek yanlış işaretlemişti. 2006’da Fransa’ya giderek Paris-Sud Üniversitesi’nde biyoloji bölümüne kaydoldu ama derslere gitmedi. Paris’te geçirdiği günlerde de gazetelerdeki “gizli mesajlar” okumaya devam etti, kendisini adeta bu mesajların içinde buldu. Ancak eğitimini tamamlamadan Türkiye’ye geri döndü.

Paris Yılları ve Gizemli İlişkiler

Atalay Filiz’in hayatındaki en karmaşık ve gizemli dönemlerden biri Paris yıllarıydı. 2010 yılında tanıştığı Rus vatandaşı Olga Seregina ile kısa sürede duygusal bir bağ kurdu ve sevgili oldular. Ancak bu ilişki, Olga’nın ani ve esrarengiz kayboluşuyla karanlık bir döneme dönüştü. Paris polisinin başlattığı kapsamlı soruşturmaya rağmen Olga’dan uzun süre haber alınamadı. Filiz ise sorgulamalar sırasında Olga’nın kaybolmasıyla herhangi bir ilgisinin olmadığını ısrarla savundu. Ancak yakın çevresindekiler, Filiz’in Olga’ya karşı saplantılı ve tehditkar tutumlar sergilediğini dile getirdi. Bu durum, Filiz’in kişiliğindeki karanlık ve takıntılı yanları gözler önüne serdi.

Bu dönemde Atalay Filiz, çocukluk arkadaşı Göktuğ Demirarslan ile tekrar yakınlaştı; Göktuğ’un sevgilisi Rus uyruklu Elena Radchikova ile tanıştı. Üçlü arasında karmaşık ve gergin ilişkiler gelişti. Soruşturmalar ve mahkeme tutanakları, özellikle Olga’nın kayboluşu sonrası Filiz ile Göktuğ ve Elena arasında giderek artan gerilimi ve karşılıklı suçlamaları ortaya koydu. Bu gerginlikler, 2013’te Ankara’da Göktuğ ve Elena’nın ölümüyle sonuçlandı. Filiz’in ifadesinde, Göktuğ ve Elena’nın Olga’nın kaybolmasından onu sorumlu tutup kendisine yönelttiği suçlamaların cinayetlere giden yolu açtığı anlatıldı. Böylece Filiz’in çevresindeki ilişkiler, sırlarla ve tehlikelerle dolu karanlık bir ağ halini aldı.

Cinayetler ve karanlık sırlar

Muhabbet Kuşuna Benzeyen Seri Ktil Atalay Filiz (1)

Atalay Filiz’in adı ilk kez 16 Eylül 2013’te Ankara’nın Sincan ilçesinde bulunan iki cesetle anıldı: Göktuğ Demirarslan ve Elena Radchikova. Her ikisi de birer kurşun yarasıyla hayatını kaybetmişti. Polis soruşturmasında ortaya çıkan detaylar, Filiz’in bu cinayetleri uzun süredir planladığını ve kurbanların yerini tespit etmek için teknolojik yöntemlere başvurduğunu gösteriyordu. Özel bir cep telefonuyla kurbanların konumunu takip eden Filiz, cinayeti önceden tasarlamıştı. Sorgusunda ise, Göktuğ ve Elena’nın, çocukluk arkadaşı Olga Seregina’nın gizemli kayboluşundan kendisini sorumlu tutarak “Kızı öldürdün mü?” diye kendisini defalarca sorguladıklarını, bu baskıya dayanamadığını ve cinayetleri işlediğini itiraf etti. Bu itiraf, onun sadece soğukkanlı bir katil değil, aynı zamanda derin psikolojik travmalar yaşayan bir birey olduğunu ortaya koydu.

2016 yılında ise olaylar yeniden Türkiye’nin gündemine bomba gibi düştü. Tuzla’da, tarih öğretmeni Fatma Kayıkçı’nın cansız bedeni evinin hemen yakınında bulundu. Boğuşma izleri ve çok sayıda bıçak darbesiyle öldürüldüğü belirlenen Kayıkçı, Filiz’in korkularının başka bir kurbanıydı. Kimliğinin açığa çıkmasından çekinen Filiz, paniğe kapılarak öğretmeni öldürmüştü. Yapılan adli tıp incelemeleri, Kayıkçı’nın ölüm şeklinin son derece vahşice ve planlı olduğunu ortaya koyarken, Filiz’in bu cinayet sırasında amacının maddi kazanç değil, kimliğini gizlemek olduğunu gösterdi. Böylece, Filiz’in karanlık dünyası bir kez daha kanlı bir gerçeğe dönüştü.

Firar Süreci

Muhabbet Kuşuna Benzeyen Seri Ktil Atalay Filiz

Atalay Filiz, işlediği cinayetlerin ardından Türkiye’nin dört bir yanında izini kaybettirmek için kapsamlı bir kaçış planı uyguladı. İstanbul’da kendini “Furkan Altın” adıyla tanıtarak bir kafede garson olarak çalışmaya başladı; gündelik hayatına karışarak dikkat çekmemeye özen gösterdi. Ancak 2016 Mayıs ayında Tuzla’da yaşanan cinayetin ardından artan polis baskısı nedeniyle İzmir’e kaçmak zorunda kaldı. Burada, kalabalıktan uzak, küçük ve mütevazı kafelerde saklandı, yanındaki eşyaların sayısını en aza indirerek valizlerini azalttı ve izini tamamen gizlemek için cep telefonu kullanımını da bıraktı. Bu dönem boyunca Filiz, sosyal çevresiyle bağlarını kopardı ve hayatını tamamen izole etti.

Polis teşkilatları ise Filiz’i yakalamak için tüm imkanları seferber etti. Emniyet Genel Müdürlüğü, Interpol ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) arasında sıkı bir iş birliği kuruldu; yurtdışı sınırları da dahil olmak üzere her yerde zanlının izine rastlamak için yoğun bir operasyon başlatıldı. Güvenlik kamera kayıtları, telefon sinyalleri ve çevredeki tanıkların ifadeleri titizlikle değerlendirildi. Polis, Filiz’in farklı kimliklerle hareket ettiğini, sahte belgeler kullandığını tespit ederek aramalarını genişletti.

12 Haziran’da Yakalandı

Muhabbet Kuşuna Benzeyen Seri Ktil Atalay Filiz1

12 Haziran 2016 sabahı, İzmir Menderes’te bir minibüste saklanırken dikkatli bir yolcunun ihbarıyla yakalanan Atalay Filiz’in üzerinde çok sayıda sahte kimlik ve kredi kartı bulundu. Filiz, ilk etapta sahte kimlik gösterse de, parmak izi incelemesi gerçek kimliğinin ortaya çıkmasına neden oldu. Polis ekiplerine direniş göstermeyen Filiz, böylece uzun süredir süren kaçak hayatının sonuna geldi.

Yakalanmasının ardından hakkında Ankara ve İstanbul’da ayrı ayrı açılan davalarda yargılanan Filiz, Göktuğ Demirarslan ve Elena Radchikova cinayetlerinden iki kez, Fatma Kayıkçı cinayetinden ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Mahkemelerde suçlamaları reddetse de delil ve tanık ifadeleri cezaların kesinleşmesini sağladı.

Mahkemeler, Filiz’in planlı ve soğukkanlı bir şekilde işlediği cinayetleri tüm detaylarıyla ortaya koydu. Yapılan itirazlar sonuçlanmış, 2025 itibarıyla cezası üç ağırlaştırılmış müebbet hapis olarak kesinleşmiştir. Atalay Filiz, Türkiye’nin en tehlikeli seri katillerinden biri olarak cezaevinde tutulmaktadır.