Rüyaların süresi ve içindeki olay örgüsünün gerçek hayattaki zaman dilimiyle olan ilişkisi, nörobilimcilerin incelediği temel konular arasındadır. Rüyaların, uyanık durumdaki algımızdan farklı bir zaman akışına sahip olup olmadığı sorusu, laboratuvar ortamında yapılan çalışmalarla araştırılmaktadır.

Rüya anındaki beynin hızı ve yoğunluğu

Hızlı göz hareketi (REM) uykusu sırasında beyin aktivitesi incelendiğinde, beynin uyanık durumdakine benzer, hatta bazı bölgelerde daha yüksek bir aktivite sergilediği görülmektedir. Bu yüksek aktivite, beynin normalden daha hızlı işlemleme kapasitesine sahip olabileceği ve rüyaların kısa bir süreye çok sayıda olayı sığdırabileceği teorisini desteklemektedir.

Rüya 2-1

Uyanma deneyleri ve öznel algı

Rüya zaman algısını inceleyen deneylerde, denekler rüya gördükleri esnada uyandırılıp rüyanın içeriği ve süresi sorulmuştur. Bu deneylerin sonuçları, insanların rüyalarındaki olay örgüsünü, gerçekte geçen süreye göre çok daha uzun hissettiklerini göstermektedir. Sadece birkaç dakikalık REM uykusu periyodunda, uzun ve karmaşık bir senaryonun deneyimlendiği raporları, rüyaların öznel zaman akışının fiziksel saatten ayrıldığını kanıtlar niteliktedir.

Zamanın uzaması ve daralması

Bilimsel bulgulara göre, rüya esnasında zaman algısı, rüyanın yoğunluğuna ve duygusal içeriğine bağlı olarak değişebilmektedir. Yoğun tehdit içeren rüyalarda (kabuslar), zamanın yavaşladığı ve uzadığı hissedilebilirken; beynin yüksek bilgi işleme hızı sayesinde rüya deneyiminin çok kısa sürelere sığabildiği düşünülmektedir. Bu, rüyadaki zaman algısının dinamik bir süreç olduğunu ortaya koymaktadır.