Kedileri sadece sevimli ev arkadaşları olarak görmek biraz haksızlık olabilir. Çünkü bilim insanları, insan ve kedilerin genetik yapısının düşündüğünüzden çok daha yakın olduğunu ortaya koyuyor.
Genetik harita üzerinde yakın komşularımız
Evcil kedilerin genomu yaklaşık 20.285 geni içeriyor ve bu genlerin büyük çoğunluğu insan genomundaki karşılıklarıyla birebir örtüşüyor. Araştırmalar, kedilerde tespit edilen genlerin yaklaşık yüzde 90’ının insan genleriyle homolog olduğunu ortaya koyuyor. Bu oran, sadece dizilimlerin değil, genlerin işlevlerinin ve protein kodlayan bölgelerinin de benzer olduğunu gösteriyor.
Uzmanlar, “yüzde 90 DNA benzerliği” ifadesinin tüm genomun birebir aynı olduğu anlamına gelmediğini vurguluyor. Asıl ölçüm, protein kodlayan genler ve genlerin organizasyonu üzerinden yapılıyor. Yani kediler ve insanlar, temel metabolizma, hücre işlevleri ve sinyal yolları gibi kritik biyolojik süreçleri yöneten genlerde büyük ölçüde ortak.
Ortak atadan günümüze
Kediler ve insanlar, memeli evriminin erken dönemlerinde ortak bir atadan ayrılmış ve yaklaşık 65 milyon yıldır ayrı evrimsel yollar izlemişler. Bu uzun ayrışma süresine rağmen, genom yapısındaki birçok gen korunmuş durumda. Örneğin kedi ve insan kromozomlarında genlerin dizilimi ve işlevsel bölgeler oldukça benzer.
Araştırmalar, kedilerin kromozom yapısı açısından köpek ve fareye göre insan genomuna daha yakın olduğunu gösteriyor. Bu durum, kedilerin biyolojik süreçleri anlamak ve hastalık modelleri geliştirmek için değerli bir referans olduğunu ortaya koyuyor.
Genetik sırlar insan sağlığını nasıl etkiliyor?
Bu genetik yakınlık, sadece teorik bir veri değil; pratikte de etkilerini gösteriyor. Kedilerde görülen bazı genetik hastalıklar, insanlar için önemli model teşkil ediyor. Polikistik böbrek hastalığı (PKD), hipertrofik kardiyomiyopati gibi kalıtsal rahatsızlıklar, hem kedilerde hem de insanlarda benzer genetik mekanizmalar üzerinden ilerliyor.
Viral enfeksiyonlar da benzer bir tablo sergiliyor. Feline Immunodeficiency Virus (FIV), HIV’in kedilerdeki yakın akrabası olarak dikkat çekiyor ve bu durum, antiretroviral ilaç çalışmalarında yol gösterici olabiliyor. Hatta remdesivir gibi bazı ilaçlar, kedilerde ölümcül bir hastalık olan FIP’i tedavi etmek için geliştirildikten sonra COVID-19 sürecinde insanlarda da etkili oldu.

Kediler, insanlara fare ve köpekten daha mı yakın?
İnsan-genom karşılaştırmalarında şempanzeler, genetik olarak en yakın tür olarak biliniyor. Kediler ise köpek ve fareye göre daha yüksek bir genetik örtüşme gösteriyor ve insanla önemli ölçüde paralellik taşıyor. Bu durum, kedilerin hem tıp dünyasında hem de genetik araştırmalarda özel bir yere sahip olmasını sağlıyor.
Evcil kediniz, sadece patilerini dizinize koymakla kalmıyor; aynı zamanda milyonlarca yıllık bir evrimsel bağın taşıyıcısı olduğunu hatırlatıyor. Onlarla paylaştığımız genetik yapı, temel biyolojik süreçlerdeki paralellikler ve bazı hastalıklardaki benzerlikler sayesinde, kedileri bilimsel araştırmaların ve tıbbın da vazgeçilmez bir parçası haline getiriyor.







