Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Türk milletinin fedakarlığı ve cesaretiyle kazanılan Kurtuluş Savaşı’nın ardından tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusu ve sonsuz barışın teminatı niteliğindeki Lozan Barış Antlaşması’nın üzerinden 102 yıl geçti. 29 Ekim Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan, Lozan Antlaşması’nın yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Lozan, aynı zamanda genç cumhuriyetin, işbirlikçiliğe ve gericiliğe karşı zaferidir. Lozan, kararlı bir halkın Mustafa Kemal Atatürk gibi dirayetli önderlerin rehberliğinde ne büyük başarılar gösterebildiğine örnektir” diye konuştu.
Lozan Barış Antlaşması 102 yaşında
Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı ile başlayan çöküş süreci 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi ile 10 Ağustos 1920’deki Sevr Antlaşması ile beraber perçinlenmiş ve Türk ulusunun özgürlüğü tehdit altına alınmıştı.
Ancak Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, “Ya istiklâl ya ölüm” şiarıyla başlatılan Ulusal Kurtuluş Savaşı, 1922’de büyük bir zafere ulaştı. Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın (11 Ekim 1922) ardından, İsviçre’nin Lozan kentinde barış görüşmeleri başladı. Emperyalist güçlerin Osmanlı Hükümeti’ni masaya davet etme girişimi, 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasıyla boşa çıkarıldı.
TBMM’yi temsilen İsmet İnönü liderliğindeki heyet, tam bağımsızlık ve ülke bütünlüğü ilkelerinden taviz vermeden mücadele etti. Kapitülasyonlar ve Ermeni Devleti gibi dayatmalara karşın Türkiye’nin tam bağımsızlığını yineleyen Atatürk önderliğindeki Meclis, 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile tüm dünyaya duyurdu ve Atatürk’ün yeni inkılaplarının da önünü açtı.
‘’Lozan bir halkın özgürlük mücadelesinin tescilidir’’
Şenal Sarıhan, Lozan’ın yalnızca bir antlaşma değil, aynı zamanda Türk halkının emperyalizme karşı duruşunun simgesi olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Lozan, bir halkın özgürlük mücadelesinin tescili ve genç cumhuriyetin gericiliğe karşı zaferidir. Kadınlar olarak, laik, demokratik ve eşitlikçi bir Türkiye için bu mirası sürdürmeye kararlıyız.”
Sarıhan, “Topraklarımızda başka ülkelerin hakimiyetine karşı olduğumuz gibi, Türkiye’nin başka ülkeler üzerinde söz sahibi olmasına da karşıyız. ‘Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var,” diye konuştu.
